Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
KİK, -Kİ : Turkish Turkish

dar, uzun ve hafif bir yarış kayığı, °futa (ii)

KIKIR KIKIR : Turkish Turkish

ıçinden gelerek, sesli bir biçimde (gülmek)

KIKIR KIKIR KIKIR KIKIR GÜLMEK : Turkish Turkish

içinden gelerek, sesli bir biçimde gülmek

KIKIRDAK : Turkish Turkish

kemik kadar sert olmayan, dayanıklı, esnek, bükülgen, damarsız bağdokusu

KIKIRDAK : Turkish Turkish

sığır ve danada, hayvanın göğüs boşluğunun arka tarafının alt bölümünde bulunan parça

KIKIRDAK : Turkish Turkish

kuyruğun eritilerek yağı alındıktan sonra kalan gevrek posası

KIKIRDAK : Turkish Turkish

u gevrek posadan yapılan

KIKIRDAKBİLİM : Turkish Turkish

anatominin kıkırdakları inceleyen dalı

KIKIRDAKDOKU : Turkish Turkish

kemiklerin bağlantı yerlerinde bulunan, katı, esnek ve saydam doku

KIKIRDAKLAŞMAK : Turkish Turkish

kıkırdak durumuna gelmek

KIKIRDAKLI : Turkish Turkish

yapısında kıkırdak bulunan

KIKIRDAMA : Turkish Turkish

kıkırdamak eylemi

KIKIRDAMAK : Turkish Turkish

kıkır kıkır diye ses çıkararak gülmek

KIKIRDAMAK : Turkish Turkish

donacak kadar üşümek

KIKIRDAMAK : Turkish Turkish

ölmek

KIKIRDATMAK : Turkish Turkish

kıkırdamasına neden olmak

KIKIRDAYIŞ : Turkish Turkish

kıkırdamak eylemi ya da biçimi

KİKİRİK : Turkish Turkish

zayıf, ince uzun boylu (kimse)

KİKİRİK : Turkish Turkish

yerfıstığı

KIKIRTI : Turkish Turkish

kıkırdarken çıkan ses

KİKLA : Turkish Turkish

lapinagillerden, güzel renkli, 50 cm. uzunluğunda bir balık (labrus berggylta)

KİKLON : Turkish Turkish

siklon

KİKLOTRON : Turkish Turkish

atom araştırmalarında, elektriklenmiş cisimlere yüksek hız veren bir aygıt

KİL : Turkish Turkish

islandığı zaman kolayca biçimlendirilebilen yumuşak ve yağlı toprak

KIL : Turkish Turkish

kimi hayvanların derisinde, insan vücudunun belli yerlerinde çıkan, üstderi ürünü olan ipliksi uzantı