Multilingual Turkish Dictionary Turkish Turkish

ARAÇÇI : Turkish Turkish

araççılık yanlısı, °enstrümantalist

ARAÇÇI : Turkish Turkish

araççılıkla ilgili

ARAÇÇILIK : Turkish Turkish

düşünme biçimlerinin, kuramların, mantık ve ahlak biçimlerinin yalnızca yaşamın değişik koşullarına uyma araçları olduğunu savunan dünya görüşü, °enstrümantalizm

ARACI : Turkish Turkish

uzlaştıran, anlaşma sağlayan kimse

ARACI : Turkish Turkish

üretici ile tüketici arasında alım satım konusunda bağlantı kuran ve bundan kazanç sağlayan kimse, °mutavassıt

ARACI KOYMAK : Turkish Turkish

ir kimseyi, uzlaşma sağlamak için görevlendirmek

ARACILIĞIYLA : Turkish Turkish

aracı olarak; bağlantı kurarak, vasıtasıyla, yoluyla

ARACILIK : Turkish Turkish

aracının gördüğü iş, °tavassut, °vasıta

ARACILIKETMEK : Turkish Turkish

ir işin çözümünde araya girerek yardım etmek, tavassut etmek

ARAÇLI : Turkish Turkish

araçla yapılan ya da olan, aletli, vasıtalı, °bilvasıta

ARAÇLI JİMNASTİK : Turkish Turkish

jimnastiğin araçla uygulanan bir türü, aletli jimnastik

ARAÇSIZ : Turkish Turkish

araç kullanmadan, doğrudan doğruya yapılan ya da olan, aracısız, vasıtasız, °bilavasıta

ARAÇSIZLIK : Turkish Turkish

araçsız olma durumu

ARADENİZ : Turkish Turkish

kıtalar arasında yer alan deniz

ARADOĞRU : Turkish Turkish

tasarı geometride bir noktanın yatay izdüşümü ve alın izdüşümüyle tanımlanan doğru

ARAEŞEYLİ : Turkish Turkish

gelişmesine genetik cinsiyetiyle başlayıp karşıt cinsiyetiyle son veren, bu nedenle kendi türünün erkeğiyle dişisi arasında orta bir görünüşü olan birey