Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
KIRAN : Turkish Turkish

kıraç toprak

KIRAN : Turkish Turkish

irbirine koşut olarak uzanan iki akarsu arasında kalmış dağ sırtı

KIRAN GİRMEK : Turkish Turkish

kısa bir zaman içinde çok sayıda ölmek

KIRAN GİRMEK : Turkish Turkish

önceleri bol bol bulunan bir nesne bulunmaz olmak

KIRAN KIRANA : Turkish Turkish

acımaksızın, öldürürcesine yapılan (kavga, güreş)

KIRANTA : Turkish Turkish

saçları ağarmaya başlamış orta yaşlı erkek

KIRANTA : Turkish Turkish

ağırbaşlı, yaşına karşın bakımlı, özenli (erkek)

KIRANTA : Turkish Turkish

(saç, sakal için) kırlaşmış

KIRAT, -TI : Turkish Turkish

elmas, zümrüt gibi değerli taşların tartısında kullanılan iki desigramlık ölçü birimi

KIRAT, -TI : Turkish Turkish

nitelik, değer, °seviye

KIRATLIK : Turkish Turkish

kıratı olan, herhangi bir kırat değerinde olan (taş)

KIRATLIK : Turkish Turkish

herhangi bir nitelikte, değerde olan

KİRAYA VERMEK : Turkish Turkish

kira karşılığında vermek, °icara vermek

KİRAZ : Turkish Turkish

gülgillerden bir meyve ağacı (prunus avium)

KİRAZ : Turkish Turkish

u ağacın kırmızı renkte, etli, sulu, tek çekirdekli meyvesi

KİRAZ GİBİ : Turkish Turkish

çok kırmızı, koyu kırmızı

KİRAZELMASI, -NI : Turkish Turkish

kırmızı, küçük ve sert bir elma türü

KİRAZLIK : Turkish Turkish

kiraz ağaçları çok olan yer, kiraz bahçesi

KİRAZSİNEĞİ : Turkish Turkish

larvasını kiraza bırakan, iki kanatlılar takımının meyvesineğigiller familyasından bir tür sinek

KIRBA : Turkish Turkish

sakaların, içinde su taşıdıkları ağzı dar, altı geniş, deriden yapılmış kap

KIRBA : Turkish Turkish

(çocuklarda) karın şişmesiyle beliren bir hastalık

KIRBA : Turkish Turkish

çok su içen kimse

KIRBAÇ : Turkish Turkish

kıl, tek parça deri ya da uzun esnek bir değneğin ucuna sırım bağlanarak yapılmış vurma aracı

KIRBACI : Turkish Turkish

kırba hastalığını iyileştirmek için okuyup üfleyen kişi

KIRBACIK : Turkish Turkish

tulumcuk