Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
ÖĞÜRTÜ GELMEK : Turkish Turkish

öğürmeye başlamak

ÖĞÜRÜŞ : Turkish Turkish

öğürmek eylemi ya da biçimi

ÖĞÜT : Turkish Turkish

ir kimseye yapması ya da yapmaması gereken şeyler için söylenen söz, °nasihat

ÖĞÜT : Turkish Turkish

ir kimseye yapması ya da yapmaması gereken şeyler için söylenen söz, °nasihat

ÖĞÜT VERMEK (YA DA ÖĞÜTTE BULUNMAK) : Turkish Turkish

ir kimseye yapması ya da yapmaması gereken şeyler için yol göstermek

ÖĞÜTÇÜ : Turkish Turkish

öğüt veren kimse, °nasihatçı

ÖĞÜTÇÜ : Turkish Turkish

vaiz

ÖĞÜTÇÜLÜK : Turkish Turkish

öğütçü olma durumu

ÖĞÜTLEME : Turkish Turkish

öğütlemek eylemi, °tavsiye

ÖĞÜTLEMEK : Turkish Turkish

irine bir şeyi yapmasını ya da yapmamasını salık vermek, tavsiye etmek

ÖĞÜTME : Turkish Turkish

öğütmek eylemi

ÖĞÜTMEK : Turkish Turkish

ir araçla tane durumundaki nesneleri ezerek un durumuna getirmek

ÖĞÜTMEK : Turkish Turkish

ezmek, çiğnemek

ÖĞÜTÜCÜ : Turkish Turkish

öğütme özelliği olan

ÖĞÜTÜCÜ : Turkish Turkish

a. öğütme işini yapan makine

ÖĞÜTÜCÜDİŞ : Turkish Turkish

azıdişi, azı

ÖĞÜTÜLME : Turkish Turkish

öğütülmek eylemi

ÖĞÜTÜLMEK : Turkish Turkish

öğütmek eylemine konu olmak

ÖĞÜTÜLÜŞ : Turkish Turkish

öğütülmek eylemi ya da biçimi

ÖĞÜTÜŞ : Turkish Turkish

öğütmek eylemi ya da biçimi

OĞUZ : Turkish Turkish

xi. yüzyılda harem bölgesinde toplu olarak yaşayan ve daha sonra batıya doğru göç ederek, bugünkü türkmen, azeri, gagavuz ve türkiye türklerinin temelini oluşturan büyük bir türk boyu

OĞUZ : Turkish Turkish

ıyi huylu (kimse)

OĞUZCA : Turkish Turkish

azeri, gagavuzca, kırım osmanlıcası ve türkiye türkçesinin ortak adı

OH : Turkish Turkish

sevinç, beğenme, hayranlık, rahatlama gibi çeşitli duyguları belinir

OH ÇEKMEK : Turkish Turkish

irinin kötü duruma düşmesine sevinildiğini anlatır