Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
RAMAK, -KI : Turkish Turkish

"bir şeyin olmasına çok az kalmak" anlamına gelen ramak kalmak deyiminde geçer

RAMAZAN : Turkish Turkish

ay takviminin dokuzuncu ayı, üç ayların sonuncusu, oruç tutulan ay

RAMAZAN BAYRAMI : Turkish Turkish

şeker bayramı

RAMAZAN KEYFİ : Turkish Turkish

oruç tutanlarda görülen sinirlilik

RAMAZANİYE : Turkish Turkish

nesip bölümünde ramazan betimlemesiyle başlayan kaside

RAMAZANİYELİK : Turkish Turkish

amazanda iftar ve sahurda yenmek için alınan yiyecekler

RAMAZANLIK : Turkish Turkish

amazan için ayrılmış (yiyecek)

RAMİ : Turkish Turkish

isırgangillerden, çin, vietnam ve malezya'da yetişen değerli bir bitki (boehmeria nivea)

RAMİ : Turkish Turkish

u bitkinin dokumacılıkta kullanılan lifi

RAMP : Turkish Turkish

ir tiyatro sahnesinin önünde, ışık ve ışıldakların yerleştirildiği, izleyiciye en yakın yer

RAMPA : Turkish Turkish

ir arazinin, bir karayolunun, bir demiryolu hattının yatay doğrultuya göre yokuş olan bölümü

RAMPA : Turkish Turkish

özellikle istasyonlarda, vagonlara eşya yüklemek ya da boşaltmak için yapılan, ambarın önünde bulunan set

RAMPA : Turkish Turkish

ir vagonu raya sokmak ya da raydan çıkarmak için kullanılan araç

RAMPA : Turkish Turkish

ir geminin, bir başka gemiye, dubaya, iskeleye ya da sala değecek biçimde yanaşması

RAMPA : Turkish Turkish

ıki ağacı ya da takozları birbirine kenetlemek için kullanılan, uçları eğriltilmiş ve sivriltilmiş demir çubuk

RAMPA : Turkish Turkish

füzeli mermi ya da makinelerin, havaya fırlatılmak için üstüne yerleştirildikleri eğik destek

RAMPA ETMEK : Turkish Turkish

taşıt bir yere, bir şeye ya da bir başka taşıta yanaşmak

RAMPA ETMEK : Turkish Turkish

irinin içki masasına çağrılmadığı halde oturmak

RAMPACI : Turkish Turkish

deniz savaşlarında, borda bordaya savaşıldığında karşı gemiden gelen saldırıları önleyen ya da düşman gemisine saldıran savaşçı

RAMPALAMA : Turkish Turkish

ampalamak eylemi

RAMPALAMAK : Turkish Turkish

ampa etmek

RANDA : Turkish Turkish

gemilerin mizana direğinin gerisindeki yelken

RANDEVU : Turkish Turkish

elli bir saatte, belli bir yerde iki ya da daha çok kişi arasında kararlaştırılan buluşma

RANDEVU ALMAK : Turkish Turkish

ir kimseden belli bir saat ve yerde buluşmak için söz almak, gün almak

RANDEVU SU OLMAK : Turkish Turkish

elli bir saatte, belli bir yerde buluşmak için biriyle sözleşmiş olmak