Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
SAÇILMAK : Turkish Turkish

saçmak eylemi yapılmak

SAÇILMAK : Turkish Turkish

dağılmak, yayılmak

SAÇINA AK DÜŞMEK : Turkish Turkish

saçı ağarmaya başlamak

SAÇINA BAŞINA BAKMADAN : Turkish Turkish

ilerlemiş yaşına yakışmayacak biçimde

SAÇINI BAŞINI YOLMAK : Turkish Turkish

çok üzülmek, üzüntüsünden dövünmek

SAÇINI SÜPÜRGE ETMEK : Turkish Turkish

(kadın) özveri ile çalışıp hizmet etmek

SAÇINTI : Turkish Turkish

saçılıp dağılan şey, döküntü

SAÇIP SAVURMAK : Turkish Turkish

parasını düşüncesizce, boşuna harcamak

SAÇIŞ : Turkish Turkish

saçmak eylemi ya da biçimi

SAÇIŞTIRMAK : Turkish Turkish

azar azar saçmak, dağıtmak, serpmek

SAÇIŞTIRMAK : Turkish Turkish

asgele saçmak

SAÇKIRAN : Turkish Turkish

ir mantarın oluşturduğu, kılları döken bir deri hastalığı, kılkıran

SAÇLARI İKİ TÜRLÜ OLMAK : Turkish Turkish

yaşı ilerlemiş bulunmak

SAÇLI : Turkish Turkish

saçı olan

SAÇLI SAKALLI ADAM : Turkish Turkish

aklı başında, yeterince olgun olması gereken yaşlı adam

SAÇLIMAZ : Turkish Turkish

güllerde, kuşburnunda asalakların oluşturduğu ur

SAÇLISÜTUN : Turkish Turkish

ir kaktüs türü

SAÇMA : Turkish Turkish

saçmak eylemi

SAÇMA : Turkish Turkish

yersiz, akla aykırı, tutarsız söz, °absürd, °abes

SAÇMA : Turkish Turkish

ir tür balık ağı, serpme ağ

SAÇMA : Turkish Turkish

avda kullanılan fişeklerin içine konulan, türlü boylardaki küçük ve yuvarlak kurşun tanesi

SAÇMA : Turkish Turkish

akla uygun olmayan, yersiz bulunan, anlamsız, değersiz, °pestenkerani

SAÇMA : Turkish Turkish

öyle söz söyleyen ya da iş yapan

SAÇMA SAPAN : Turkish Turkish

çok tutarsız, çok saçma

SAÇMA SAPAN KONUŞMAK : Turkish Turkish

ne söylediğini bilmeden düşüncesiz, tutarsız konuşmak