Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
DADACI : Turkish Turkish

dadacılık akımına bağlı sanatçı, °dadaist

DADACILIK : Turkish Turkish

savaşa ve toplumsal düzensizliğe karşı başkaldırmakdan doğan bir sanat akımı, °dadaizm

DADACILIK : Turkish Turkish

1916'da dil ve estetik kurallarını tanımayan, sözcüklerin sözcük anlamlarına değer vermeyen, anlatımda başıboş ve alabildiğine çağrışımlara dayanan bir yol izleyen, bile bile kapalılığa sapan bir çığır, °dadaizm

DADAİST : Turkish Turkish

dadacı

DADAİZM : Turkish Turkish

dadacılık

DADANDIRMAK : Turkish Turkish

dadanmasına yol açmak

DADANMAK : Turkish Turkish

tadını aldığı, hoşlandığı bir şeyi sık sık istemek

DADANMAK : Turkish Turkish

yarar, çıkar amacıyla ya da alışkanlıkla bir yere sık sık uğramak, bir yerin müdavimi olmak

DADAŞ : Turkish Turkish

erkek karde?

DADAŞ : Turkish Turkish

delikanlı, yiğit kimse

DADAŞ : Turkish Turkish

(doğu illerinde) seslenme sözü olarak kullanılır

DADI : Turkish Turkish

çocuk bakımıyla görevlendirilmiş kadın

DADILIK : Turkish Turkish

dadı olma durumu ya da dadının yaptığı iş

DAĞ : Turkish Turkish

yerkabuğunun çıkıntılı, yüksek, eğimli yamaçlarıyla çevresine egemen ve oldukça geniş bir alana yayılan bölümlerine verilen ad

DAĞ : Turkish Turkish

yaban, yabani

DAĞ : Turkish Turkish

kızgın bir demirle vurulan damga; °nişan

DAĞ : Turkish Turkish

ıyileştirmek için vücudun sayrılıklı bölümünde kızgın bir araçla yapılan yanık

DAĞ : Turkish Turkish

üyük üzüntü, acı

DAĞ ADAMI : Turkish Turkish

saba kimse

DAĞ ARDINDA OLSUN DA, YER ALTINDA OLMASIN : Turkish Turkish

yaşasın da uzakta olsun

DAĞ AYISI : Turkish Turkish

kent yaşayışına alışmamış çok kaba kimse

DAĞ BAŞI : Turkish Turkish

dağın doruğu

DAĞ BAŞI : Turkish Turkish

kent dışı; ıssız yer

DAĞ BAYIR : Turkish Turkish

inişli çıkışlı yer, kır

DAĞALASI, -NI : Turkish Turkish

eti kırmızı bir çeşit küçük alabalık (salmo alpinus)