Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
DERİNTİ : Turkish Turkish

ınsan kalabalığı, °güruh

DERİSİ KEMİKLERİNE YAPIŞMAK : Turkish Turkish

çok zayıflamak

DERİSİDİKENLİLER : Turkish Turkish

eşli bakışımlı, denizkestaneleri, denizhıyarları, denizyıldızları, denizyılanları ve denizlalelerini içine alan deniz hayvanları dalı

DERİŞİK : Turkish Turkish

derişmiş olan, °mütemerkiz, °mütekâsif, °konsantre, "seyreltik" karşıtı

DERİŞİKLİK : Turkish Turkish

derişik olma durumu

DERİŞİM : Turkish Turkish

ir cismin birim hacim çözeltide, çözünmüş kütlesi

DERİSİNE SIĞMAZ : Turkish Turkish

çok kibirli

DERİSİNİ YÜZMEK : Turkish Turkish

derisini soymak, sıyırmak

DERİSİNİ YÜZMEK : Turkish Turkish

irinin tüm varlığını elinden almak

DERİSİNİ YÜZMEK : Turkish Turkish

işkence ederek öldürmek

DERİŞME : Turkish Turkish

derişmek eylemi

DERİŞME : Turkish Turkish

ir cismin bileşimindeki suyu yitirerek daha koyu kıvama gelmesi, °konsantrasyon

DERİŞMEK : Turkish Turkish

ir nokta dolayında toplanmak, temerküz etmek

DERİŞMEK : Turkish Turkish

ir sıvı içindeki su ya da sıvı miktarı azalarak koyulaşmak

DERK : Turkish Turkish

anlama, kavrama

DERK ETMEK : Turkish Turkish

anlamak, kavramak

DERKEN : Turkish Turkish

tam o sırada

DERKEN : Turkish Turkish

dendiği halde

DERKEN : Turkish Turkish

diye düşünürken

DERKEN : Turkish Turkish

diye davranırken

DERKENAR : Turkish Turkish

(yazıda) çıkma

DERLEM : Turkish Turkish

koleksiyon

DERLEMCİ : Turkish Turkish

koleksiyoncu

DERLEMCİLİK : Turkish Turkish

koleksiyonculuk

DERLEME : Turkish Turkish

derlemek eylemi, düzgün bir biçimde toplama, bir araya getirme, °tedvin