English To Turkish
AFTERMATH : English Turkish Redhouse
af.ter.mathäf'tırmäth isim (kötü) sonuç
AFTERNOON : English Turkish Redhouse
af.ter.noonäftırnun' isim öğleden sonra
AFTERSHAVE : English Turkish Redhouse
af.ter.shaveäf'tırşeyv isim tıraş losyonu
AFTERTASTE : English Turkish Redhouse
af.ter.tasteäf'tırteyst isim ağızda kalan tat
AFTERTHOUGHT : English Turkish Redhouse
af.ter.thoughtäf'tır.thôt isim sonradan akla gelen düşünce
AFTERWARD : English Turkish Redhouse
af.ter.wardäf'tırwırd zarf sonra, sonradan
AFTERWARDS : English Turkish Redhouse
af.ter.wardsäf'tırwırdz zarf sonra, sonradan
AGAIN : English Turkish Redhouse
a.gainıgen' zarf tekrar, yine, bir daha
AGAINST : English Turkish Redhouse
a.gainstıgenst' edat
karşı: against the current akıntıya karşı. a vaccine against the flu gribe karşı bir aşı.
aleyhinde, karşı: a vote against the president başkanın aleyhinde bir oy. I'm against it. Ona karşıyım
AGAINST NATURE : English Turkish Redhouse
doğaya aykırı
AGAINST SOMEONE'S WILL : English Turkish Redhouse
irinin isteğine karşı
AGAVE : English Turkish Redhouse
a.ga.veıga'vi isim agav
AGE : English Turkish Redhouse
ageeyc isim
yaş.
çağ, devir
AGE LIMIT : English Turkish Redhouse
yaş sınırı, yaş haddi
AGED : English Turkish Redhouse
agedsıfat
yaşında: a boy aged five beş yaşında bir oğlan.
yaşlı, ihtiyar.
yıllanmış; eski
AGELESS : English Turkish Redhouse
age.lesssıfat
yaşlanmayan, ihtiyarlamayan.
eskimeyen
AGENCY : English Turkish Redhouse
a.gen.cyey'cınsi isim
acente; aqans: travel agency seyahat acentesi. news agency haber ajansı.
devlet dairesi
AGENDA : English Turkish Redhouse
a.gen.daıcen'dı isim gündem
AGENT : English Turkish Redhouse
a.gentey'cınt isim
acente, temsilci.
ajan
AGENT PROVOCATEUR : English Turkish Redhouse
a.gent pro.vo.ca.teur^qan' prôvôk^tör' isim (agents provocateurs) provokatör, kışkırtıcı ajan
AGGLOMERATE : English Turkish Redhouse
ag.glom.er.ateıglam'ırît isim aglomera
AGGLOMERATION : English Turkish Redhouse
ag.glom.er.a.tionıglamırey'şın isim aglomerasyon
AGGRANDIZE : English Turkish Redhouse
ag.gran.dizeıgrän'dayz fiil büyütmek
AGGRANDIZEMENT : English Turkish Redhouse
ag.gran.dize.mentıgrän'dîzmınt isim büyütme
AGGRAVATE : English Turkish Redhouse
ag.gra.vateäg'rıveyt fiil
kötüleştirmek, zorlaştırmak, ağırlaştırmak, şiddetlendirmek: Don't scratch that sore; you'll aggravate it. O yarayı kaşıma, azdırırsın. aggravate a problem bir sorunu ağırlaştırmak. aggravate the pain acıyı şiddetlendirmek.
konuşma dili kızdırmak
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani