Multilingual Turkish Dictionary

English To Turkish

English To Turkish
ALLIGATOR : English Turkish Redhouse

al.li.ga.toräl'ıgeytır isim amerikatimsahı

ALLOCATE : English Turkish Redhouse

al.lo.cateäl'ıkeyt fiil ayırmak, tahsis etmek

ALLOCATION : English Turkish Redhouse

al.lo.ca.tionisim tahsisat

ALLOT : English Turkish Redhouse

al.lotılat' fiil (allotted, allotting)
ayırmak, tahsis etmek.
bölüştürmek

ALLOW : English Turkish Redhouse

al.lowılau' fiil izin vermek, müsaade etmek

ALLOW FOR : English Turkish Redhouse

hesaba katmak

ALLOWANCE : English Turkish Redhouse

al.low.anceisim harçlık

ALLOY : English Turkish Redhouse

al.loyäl'oy isim alaşım

ALLSPICE : English Turkish Redhouse

all.spiceôl'spays isim yenibahar

ALLUDE : English Turkish Redhouse

al.ludeılud' fiil to üstü kapalı bir şekilde
den bahsetmek, kastetmek; ima etmek, anıştırmak

ALLURE : English Turkish Redhouse

al.lureılûr' isim cazibe, çekicilik, albeni

ALLURING : English Turkish Redhouse

al.lur.ingsıfat cazibeli, çekici, alımlı

ALLUSION : English Turkish Redhouse

al.lu.sionisim anıştırma

ALLY : English Turkish Redhouse

al.lyäl'ay isim, politika müttefik

ALLY ONESELF TO : English Turkish Redhouse

ile birleşmek

ALLY ONESELF WITH : English Turkish Redhouse

ile birleşmek

ALMA MATER : English Turkish Redhouse

al.ma ma.teräl'mı ma'tır bir kimsenin mezun olduğu okul, lise veya üniversite

ALMANAC : English Turkish Redhouse

al.ma.nacôl'mınäk isim almanak

ALMIGHTY : English Turkish Redhouse

al.might.yôlmayt'i sıfat her şeye gücü yeten

ALMOND : English Turkish Redhouse

al.mondam'ınd isim badem

ALMOST : English Turkish Redhouse

al.mostôlmost' zarf
hemen hemen: This picture's almost done. Bu resim hemen hemen bitti.
az kaldı, az kalsın, az daha, neredeyse: He almost died. Az kaldı ölecekti

ALMS : English Turkish Redhouse

almsamz isim sadaka

ALONE : English Turkish Redhouse

a.loneılon' sıfat yalnız; kimsesiz. zarf yalnız, yalnız başına, tek başına

ALONG : English Turkish Redhouse

a.longılông' edat boyunca: along the river ırmak boyunca. zarf with ile beraber: She came along with us. Bizimle beraber geldi

ALONGSIDE : English Turkish Redhouse

a.long.sideılông'sayd' edat
yanına; yanında.
denizcilikle ilgili bordasına; bordasında