Multilingual Turkish Dictionary

English To Turkish

English To Turkish
BRING PRESSURE TO BEAR ON : English Turkish Redhouse

-i sıkıştırmak,
i zorlamak

BRING ROUND : English Turkish Redhouse

ikna etmek.
ayıltmak

BRING SHAME ON : English Turkish Redhouse

-i rezil etmek

BRING SOMEONE DOWN : English Turkish Redhouse

konuşma dilibirinin keyfini bozmak

BRING SOMEONE IN ON : English Turkish Redhouse

irinin (bir işe) katılmasını sağlamak, birini (bir işe) katmak

BRING SOMEONE TO : English Turkish Redhouse

irini ayıltmak

BRING SOMEONE TO HER KNEES : English Turkish Redhouse

irini yola getirmek, birine boyun eğdirmek, birine diz çöktürmek

BRING SOMEONE TO HIS KNEES : English Turkish Redhouse

irini yola getirmek, birine boyun eğdirmek, birine diz çöktürmek

BRING SOMEONE TO JUSTICE : English Turkish Redhouse

(yargılanmak üzere) birini mahkemenin önüne çıkartmak

BRING SOMEONE TO REASON : English Turkish Redhouse

irinin aklını başına getirmek

BRING SOMEONE UP TO DATE : English Turkish Redhouse

irini en son olaylardan/gelişmelerden haberdar etmek

BRING SOMEONE WORD OF : English Turkish Redhouse

hakkında birine haber getirmek

BRING SOMETHING HOME TO SOMEONE : English Turkish Redhouse

konuşma dilibir şeyi birinin kafasına dank ettirmek

BRING SOMETHING TO BEAR ON : English Turkish Redhouse

-e bir şeyi uygulatmak: He brought some pressure to bear on the general. Generale biraz baskı yaptırdı

BRING SUIT AGAINST : English Turkish Redhouse

-i dava etmek

BRING THE HOUSE DOWN : English Turkish Redhouse

çok alkışlanmak

BRING THROUGH : English Turkish Redhouse

irinin (bir hastalığı, zor bir durumu) atlatmasını sağlamak

BRING TO : English Turkish Redhouse

ayıltmak

BRING TO A HEAD : English Turkish Redhouse

karar noktasına getirmek

BRING TO LIGHT : English Turkish Redhouse

meydana çıkarmak, aydınlatmak, gün ışığına çıkarmak

BRING TO MIND : English Turkish Redhouse

hatırlatmak, akla getirmek; hatırlamak

BRING TO PASS : English Turkish Redhouse

sonuçlandırmak

BRING UP : English Turkish Redhouse

yetiştirmek, büyütmek.
bahsetmek

BRING UP ONE'S BIG GUNS : English Turkish Redhouse

en önemli dayanakları/kanıtları ileri sürmek; en önemli destekçileri getirmek

BRINK : English Turkish Redhouse

inkbrîngk isim
kenar (uçurum, felaket).
kıyı