Multilingual Turkish Dictionary

English To Turkish

English To Turkish
EXAGGERATION : English Turkish Redhouse

ex.ag.ger.a.tionisim abartma, abartı, mübalağa

EXALT : English Turkish Redhouse

ex.altîgzôlt' fiil yüceltmek

EXALTATION : English Turkish Redhouse

ex.al.ta.tionegzôltey'şın isim
yüceltme.
coşkunluk; vecit

EXALTED : English Turkish Redhouse

ex.alt.edîgzôl'tîd sıfat yüce, ulu

EXAM : English Turkish Redhouse

ex.amîgzäm' isim, konuşma dili sınav, imtihan

EXAMINATION : English Turkish Redhouse

ex.am.i.na.tionîgzämıney'şın isim
sınav, imtihan.
hukuk sorgu

EXAMINE : English Turkish Redhouse

ex.am.ineîgzäm'în fiil
dikkatle gözden geçirmek.
incelemek, tetkik etmek.
muayene etmek.
hukuk sorguya çekmek

EXAMINER : English Turkish Redhouse

ex.am.in.erisim
imtihan eden kimse.
hukuk sorguya çeken kimse

EXAMPLE : English Turkish Redhouse

ex.am.pleîgzäm'pıl isim örnek, misal

EXASPERATE : English Turkish Redhouse

ex.as.per.ateîgzäs'pıreyt fiil çileden çıkarmak, çok kızdırmak

EXASPERATION : English Turkish Redhouse

ex.as.per.a.tionisim kızgınlık

EXCAVATE : English Turkish Redhouse

ex.ca.vateeks'kıveyt fiil
kazı yapmak, hafriyat yapmak.
kazıyıp ortaya çıkarmak

EXCAVATION : English Turkish Redhouse

ex.ca.va.tionisim
kazı.
kazı yeri

EXCAVATOR : English Turkish Redhouse

ex.ca.va.toreks'kıveytır isim ekskavatör, kazı makinesi

EXCEED : English Turkish Redhouse

ex.ceedîksid' fiil geçmek, aşmak

EXCEEDINGLY : English Turkish Redhouse

ex.ceed.ing.lyzarf fazlasıyla, çok, son derece

EXCEL : English Turkish Redhouse

ex.celîksel' fiil (excelled, excelling)
den üstün olmak

EXCELLENCE : English Turkish Redhouse

ex.cel.lenceek'sılıns isim üstünlük

EXCELLENCY : English Turkish Redhouse

Ex.cel.len.cyek'sılınsi isim Ekselans: His Excellency Ekselansları. Your Excellency Ekselans

EXCELLENT : English Turkish Redhouse

ex.cel.lentek'sılınt sıfat üstün, mükemmel

EXCEPT : English Turkish Redhouse

ex.ceptîksept' fiil
in dışında tutmak: He excepted Faik from this. Faik'i bunun dışında tuttu

EXCEPT FOR : English Turkish Redhouse

olmasaydı: I'd be there, except for this. Bu olmasaydı orada olacaktım.
dışında,
den başka: Everyone was there except for him. Onun dışında herkes hazırdı

EXCEPTING : English Turkish Redhouse

ex.cept.ingîksep'tîng edat
den başka, hariç, dışında

EXCEPTION : English Turkish Redhouse

ex.cep.tionîksep'şın isim istisna

EXCEPTIONAL : English Turkish Redhouse

ex.cep.tion.alîksep'şınıl sıfat
olağanüstü.
çok iyi