Multilingual Turkish Dictionary

English To Turkish

English To Turkish
PRESENCE OF MIND : English Turkish Redhouse

konuşma dili(zor bir dudumda kullanılan) akıl: She had the presence of mind to get under the table. Masanın altına girmeyi akıl etti

PRESENT : English Turkish Redhouse

pre.sentprîzent' fiil
sunmak, arz etmek: present a petition dilekçe sunmak.
takdim etmek: He presented me to the jueen. Beni kraliçeye takdim etti.
(film) göstermek.
(oyun) sunmak

PRESENT A BOLD FRONT : English Turkish Redhouse

cesaret göstermek, yürekli gözükmek

PRESENT AN APPEARANCE : English Turkish Redhouse

görünmek

PRESENT ONE'S COMPLIMENTS : English Turkish Redhouse

saygılarını sunmak

PRESENT PARTICIPLE : English Turkish Redhouse

durum ortacı, faaliyet ismi

PRESENT SOME DIFFICULTY : English Turkish Redhouse

güçlük çıkarmak

PRESENT SOMEONE WITH : English Turkish Redhouse

irini
.. ile karşı karşıya bırakmak: His sudden resignation presented us with a problem. Ani istifası bizi bir problemle karşı karşıya bıraktı

PRESENT-DAY : English Turkish Redhouse

pres.ent-dayprez'ıntdey' sıfat şimdiki, günümüzün

PRESENTABLE : English Turkish Redhouse

pre.sent.a.bleprîzen'tıbıl sıfat prezantabl: I went upstairs to make myself presentable before the guests arrived. Misafirler gelmeden önce yukarı çıkıp kendime çekidüzen verdim

PRESENTATION : English Turkish Redhouse

pres.en.ta.tionprezıntey'şın, prîzıntey'şın isim
sunma, sunuş, takdim; sunulma.
takdim etme; takdim edilme.
gösterme; gösterilme.
temsil, oyun

PRESENTIMENT : English Turkish Redhouse

pre.sen.ti.mentprizen'tımınt isim önsezi

PRESENTLY : English Turkish Redhouse

pres.ent.lyprez'ıntli zarf
birazdan, yakında.
şimdi, şu anda

PRESERVATION : English Turkish Redhouse

pres.er.va.tionprezırvey'şın isim
saklama; saklanma.
koruma; korunma

PRESERVATIVE : English Turkish Redhouse

pre.serv.a.tiveprîzır'vıtîv sıfat saklayan, koruyan, koruyucu. isim koruyucu madde

PRESERVE : English Turkish Redhouse

pre.serveprîzırv' fiil
korumak, esirgemek.
saklamak.
sürdürmek.
reçelini yapmak.
konservesini yapmak

PRESIDE : English Turkish Redhouse

pre.sideprîzayd' fiil at/over
e başkanlık etmek

PRESIDENCY : English Turkish Redhouse

pres.i.den.cyprez'ıdınsi isim başkanlık

PRESIDENT : English Turkish Redhouse

pres.i.dentprez'ıdınt isim
başkan.
cumhurbaşkanı.
rektör

PRESIDENTIAL : English Turkish Redhouse

pres.i.den.tialprezıden'şıl sıfat başkanlığa ait

PRESS : English Turkish Redhouse

presspres isim
basın.
basın mensupları.
matbaa, basımevi.
yayınevi.
matbaa makinesi, baskı makinesi.
pres, cendere, mengene.
sıkıştırma.
kalabalık.
(elbise veya çamaşır için) dolap veya yüklük.
(giyside) ütü

PRESS AGENT : English Turkish Redhouse

asın sözcüsü

PRESS ASSOCIATION : English Turkish Redhouse

asın kurumu

PRESS CONFERENCE : English Turkish Redhouse

asın toplantısı

PRESS FORWARD : English Turkish Redhouse

hızla ilerlemek