Multilingual Turkish Dictionary English To Turkish

SELF-PORTRAIT : English Turkish Redhouse

self-por.traitself'pôr'trît isim bir ressamın çizdiği kendi portresi

SELF-POSSESSION : English Turkish Redhouse

self-pos.ses.sionself'pızeş'ın isim kendine hâkim olma

SELF-RELIANCE : English Turkish Redhouse

self-re.li.anceself'rilay'ıns isim kendine güven

SELF-RELIANT : English Turkish Redhouse

self-re.li.antself'rilay'ınt sıfat kendine güvenen

SELF-RESPECT : English Turkish Redhouse

self-re.spectself'rispekt' isim özsaygı, izzetinefis

SELF-RIGHTEOUS : English Turkish Redhouse

self-right.eousself'ray'çıs sıfat kendini üstün gören

SELF-RULE : English Turkish Redhouse

self-ruleself'rul' isim özerklik, otonomi

SELF-SACRIFICE : English Turkish Redhouse

self-sac.ri.ficeself'säk'rıfays isim özveri, fedakârlık

SELF-SACRIFICING : English Turkish Redhouse

self-sac.ri.fic.ingself'säk'rıfaysîng sıfat özverili

SELF-SATISFIED : English Turkish Redhouse

self-sat.is.fiedself'sät'îsfayd sıfat kendi halinden memnun

SELF-SERVICE : English Turkish Redhouse

self-ser.viceself'sır'vîs sıfat selfservis

SELF-SUFFICIENT : English Turkish Redhouse

self-suf.fi.cientself'sıfîş'ınt sıfat
kendine güvenen.
kendi kendine yeten

SELF-TAUGHT : English Turkish Redhouse

self-taughtself'tôt' sıfat kendi kendini eğitmiş

SELF-WILL : English Turkish Redhouse

self-willself'wîl' isim inatçılık, benlikçilik

SELFISH : English Turkish Redhouse

self.ishsel'fîş sıfat bencil

SELFISHLY : English Turkish Redhouse

self.ish.lyzarf bencilce

SELFLESS : English Turkish Redhouse

self.lessself'lîs sıfat özgecil, özgeci

SELFNESS : English Turkish Redhouse

self.nessisim bencillik

SELL : English Turkish Redhouse

sellsel fiil (sold)
satmak; satılmak.
satışta rağbet görmek.
beğendirmek; beğenilmek: sell oneself kendini beğendirmek.
kabul ettirmek

SELL LIKE HOT CAKES : English Turkish Redhouse

kapışılmak

SELL OFF : English Turkish Redhouse

hepsini satıp bitirmek, elden çıkarmak

SELL OUT : English Turkish Redhouse

bütün malını satmak.
argo kişisel çıkar için ele vermek, satmak

SELL SHORT : English Turkish Redhouse

henüz elde olmayan malı ileride teslim etmek üzere satmak.
küçümsemek.
desteklemek

SELL SOMEONE SHORT : English Turkish Redhouse

(birinin ismini) deyip de geçmek: Don't sell Saim short! Saim deyip de geçme!

SELLER : English Turkish Redhouse

sell.erisim satıcı