Multilingual Turkish Dictionary

English To Turkish

English To Turkish
SPARE : English Turkish Redhouse

sparesper fiil
kıymamak, canını bağışlamak.
(sıkıcı bir şeyden) kurtarmak: Spare yourself the trouble. Kendini o zahmetten kurtar.
(tatsız bir şeyi) söylememek.
(birine) (zamanını, yardımcı, para v.b.'ni) vermek. I haven't enough money to spare you. Sana verebilecek kadar param yok

SPARE NO EXPENSE! : English Turkish Redhouse

Masraftan hiç kaçınma!

SPARE PARTS : English Turkish Redhouse

yedek parçalar

SPARE TIRE : English Turkish Redhouse

yedek lastik, stepne

SPARERIB : English Turkish Redhouse

spare.ribsper'rîb isim az etli domuz pirzolası

SPARING : English Turkish Redhouse

spar.ingsper'îng sıfat bakınız be sparing in be sparing with

SPARK : English Turkish Redhouse

sparkspark isim kıvılcım. fiil
kıvılcım saçmak.
off
e neden olmak,
e yol açmak.
(birini) (bir şeye) teşvik etmek, sevketmek

SPARK PLUG : English Turkish Redhouse

otomotivbuqi

SPARKLE : English Turkish Redhouse

spar.klespar'kıl fiil
pırıldamak.
(şarap) köpürmek. isim
pırıldama.
(şaraptaki) köpürme

SPARKLER : English Turkish Redhouse

spar.klerisim maytap

SPARKLING : English Turkish Redhouse

spar.klingspar'klîng sıfat
pırıldayan.
köpüklü (şarap)

SPARROW : English Turkish Redhouse

spar.rowsper'o isim serçe

SPARSE : English Turkish Redhouse

sparsespars sıfat seyrek

SPASM : English Turkish Redhouse

spasmspäz'ım isim, tıbbi spazm, kasınç, kasılım, kasılma

SPASMODIC : English Turkish Redhouse

spas.mod.icspäzmad'îk sıfat
spazmodik, kasınçlı, kasımlı.
spazmı andıran.
istikrarsız

SPASTIC : English Turkish Redhouse

spas.ticspäs'tîk sıfat spastik. isim spastik kimse

SPAT : English Turkish Redhouse

spatspät isim (kısa süren) ağız kavgası, atışma, dalaş, dalaşma

SPATE : English Turkish Redhouse

spatespeyt isim büyük miktar

SPATIAL : English Turkish Redhouse

spa.tialspey'şıl sıfat
uzamla ilgili, uzamsal.
uzayla ilgili, uzaysal

SPATTER : English Turkish Redhouse

spat.terspät'ır fiil
sıçratmak, damlatmak: Don't spatter paint on the floor! Yere boya damlatma!
sıçramak: The grease was spattering on the wall. Yağ duvara sıçrıyordu

SPATULA : English Turkish Redhouse

spat.u.laspäç'ûlı isim ıspatula

SPAY : English Turkish Redhouse

spayspey fiil (dişi hayvanı) kısırlaştırmak

SPEAK : English Turkish Redhouse

speakspik fiil (spoke, spoken)
konuşmak.
(gerçeği, sözü) söylemek: He couldn't speak a word. Hiçbir söz söyleyemedi

SPEAK ABOUT : English Turkish Redhouse

(bir konu) hakkında konuşmak

SPEAK FOR : English Turkish Redhouse

(birinin) lehinde konuşmak.
(birinin) yerine konuşmak