Multilingual Turkish Dictionary

English To Turkish

English To Turkish
WRETCH : English Turkish Redhouse

wretchreç isim
biçare kimse, zavallı kimse.
alçak herif, pis alçak

WRETCHED : English Turkish Redhouse

wretch.edreç'îd sıfat
çok kötü, çok rahatsız: She feels wretched. Kendini çok kötü hissediyor.
perişan, zavallı, acınacak durumda olan.
berbat bir halde olan, son derece sefil/yoksul.
berbat, çok kötü.
kör olası, lanet

WRIGGLE : English Turkish Redhouse

wrig.glerîg'ıl fiil
kıpırdamak, kıpırdanmak, (bir yerde) rahat durmamak.
eğilip bükülerek geçmek; kıvrıla kıvrıla gitmek.
oynatmak: Wriggle your toes. Ayak parmaklarını oynat. isim
kıpırdama, kıpırdanma; kıpırtı.
kıvrılma, kıvrılış.
oynatma, oynatış

WRIGGLE OUT OF : English Turkish Redhouse

kurnazlıkla kendini
den kurtarmak/sıyırmak: He wriggled out of that boring dinner. Kurnazlıkla kendini o sıkıcı yemeğe gitmekten kurtardı

WRING : English Turkish Redhouse

wringrîng fiil (wrung)
(çamaşırı) sıkmak veya burmak.
(boynunu) burarak (bir hayvanı) öldürmek.
(birinin elini) kuvvetlice sıkmak

WRING ONE'S HANDS : English Turkish Redhouse

(acı, üzüntü veya çaresizlikten) ellerini ovuşturmak

WRING SOMETHING OUT FROM : English Turkish Redhouse

ir şeyi
den zorla almak

WRING SOMETHING OUT OF : English Turkish Redhouse

ir şeyi
den zorla almak

WRINGER : English Turkish Redhouse

wring.errîng'ır isim (çamaşır sıkmak için) mengene

WRINGING WET : English Turkish Redhouse

sırılsıklam, sırsıklam

WRINKLE : English Turkish Redhouse

wrin.klerîng'kıl isim
buruşukluk, kırışıklık, kırışık.
konuşma dili yöntem. fiil buruşturmak, kırıştırmak; buruşmak, kırışmak

WRINKLED : English Turkish Redhouse

wrin.kledsıfat buruşuk, kırışık

WRIST : English Turkish Redhouse

wristrîst isim bilek, el bileği

WRISTWATCH : English Turkish Redhouse

wrist.watchrîst'waç isim kol saati

WRIT : English Turkish Redhouse

writrît isim (adli bir merciden gelen) yazılı emir

WRITE : English Turkish Redhouse

writerayt fiil (wrote, written)
yazı yazmak: She's learning to write. Yazı yazmayı öğreniyor.
(bir şeyi) yazmak: Can you write your name? İsmini yazabilir misin?
konuşma dili (birine) mektup yazıp göndermek, mektup yazmak: She writes him every day. Her gün ona mektup yazıyor.
konuşma dili (birine) mektup yazmak.
yazmak, yazarlık yapmak: He writes for a living. Hayatını yazarak kazanıyor

WRITE DOWN : English Turkish Redhouse

yazmak, kâğıda dökmek

WRITE OFF FOR : English Turkish Redhouse

mektup göndererek (bir şey) istemek

WRITE SOMEONE BACK : English Turkish Redhouse

konuşma dili
birinin mektubuna cevap yazıp göndermek, birinin mektubuna cevap yazmak.
birinin mektubuna cevap yazmak

WRITE SOMEONE OFF : English Turkish Redhouse

irinin işe yaramaz olduğuna karar vermek

WRITE SOMETHING DOWN : English Turkish Redhouse

ir şeyi yazmak/kaydetmek

WRITE SOMETHING OFF : English Turkish Redhouse

ticaret tahsil edilmesi imkânsız borç veya telafi edilmesi imkânsız mali zararı defterden silmek.
bir şeyin işe yaramaz olduğuna karar vermek

WRITE SOMETHING OUT : English Turkish Redhouse

ir şeyi yazıya dökmek

WRITE SOMETHING UP : English Turkish Redhouse

notları rapor, kitap v.b. haline sokmak: I'll write up these notes later. Bu notları daha sonra esaslı bir şekle sokarım.
bir fikri hikâye, kitap v.b.'ne dönüştürmek.
birini veya bir olayı makale konusu yapmak

WRITE-OFF : English Turkish Redhouse

write-offrayt'ôf isim tahsil edilmesi imkânsız borç; telafi edilmesi imkânsız mali zarar