Multilingual Turkish Dictionary

English To Turkish

English To Turkish
COMMITTEE : English Turkish

n. komite, heyet, komisyon, kurul

COMMITTEE COORDINATOR : English Turkish

komite koordinatörü, bir komitenin aktivitelerini yöneten veya işleten kimse

COMMITTEE MEMBER : English Turkish

komite üyesi, bir komiteye katılan kişi, kurul üyesi

COMMITTEE OF INQUIRY : English Turkish

soruşturma kurulu, belirli bir konuyu araştırmak için belirlenmiş olan kurul

COMMITTEEMAN : English Turkish

n. komite üyesi, bir komitenin üyesi olan erkek (bir konuya ilişkin hareket etmek için görevlendirilmiş veya seçilmiş olan insanlar grubu, heyet, kurul)

COMMITTEEPERSON : English Turkish

n. komite üyesi, bir komitenin üyesi; siyasi bölünme veya bölge lideri

COMMITTEEWOMAN : English Turkish

n. komite üyesi, bir komitenin üyesi olan kadın (bir konuya ilişkin hareket etmek için görevlendirilmiş veya seçilmiş olan insanlar grubu, heyet, kurul)

COMMITTER : English Turkish

n. vaat eden kimse, suç işleyen kimse; hata yapan kimse; zina eden

COMMITTING : English Turkish

n. teslim etme, gerçekleştirme, yapma; rehin verme, söz verme; görevlendirme, emanet etme, teslim etme

COMMITTING SUICIDE : English Turkish

intihar etmek, kendini öldürmek, kendi hayatına son verme

COMMITTITUR : English Turkish

n. committitur, sanığın suç işlediğini kaydeden kayıt

COMMIX : English Turkish

v. karışmak, karıştırmak

COMMIXTURE : English Turkish

n. karışım, karıştırma

COMMODE : English Turkish

n. komodin, şifoniyer, çekmeceli dolap; oturaklı iskemle

COMMODIFICATION : English Turkish

n. metalaştırma, bir şeyi mal durumuna dönüştürme eylemi

COMMODIFIED : English Turkish

adj. metalaşmış, mala dönüştürülmüş, ticari bir şey gibi işlem görmüş

COMMODIFY : English Turkish

v. metalaştırmak, bir şeyi mal duruma getirmek, bir şeyi ticari eşyaya dönüştürmek

COMMODIOUS : English Turkish

adj. geniş, ferah

COMMODIOUSLY : English Turkish

adv. geniş biçimde, ferahlıkla

COMMODIOUSNESS : English Turkish

n. genişlik, havadarlık, ferahlık, rahatlık

COMMODITISE : English Turkish

v. metalaştırmak, bir şeyi mala dönüştürmek (ayrıca commoditize)

COMMODITISED : English Turkish

adj. metalaştırılmış, mala dönüştürülmüş (ayrıca commoditized)

COMMODITIZE : English Turkish

v. metalaştırmak, bir şeyi mala dönüştürmek (ayrıca commoditise)

COMMODITIZED : English Turkish

adj. metalaştırılmış, mala dönüştürülmüş (ayrıca commoditised)

COMMODITY : English Turkish

n. eşya, mal, emtia; hammadde