Multilingual Turkish Dictionary

English To Turkish

English To Turkish
CONTROLLING INTEREST : English Turkish

çoğunluk hissesi, sahibinin şirket politikası üzerinde kontrolü olması için bir şirketin oy imtiyazlı hisse sentlerinin çoğunluğuna sahip olma (genellikle %50’den fazla), (Finans)

CONTROLLING SHAREHOLDER : English Turkish

hakim hissedar, çok sayıda hisse senetleri olan ve belirleyici oy sayısı olan hissedar

CONTROLLING SHARES : English Turkish

çoğunluk hissesi, bir kimsenin şirket faaliyetlerini yönlendirmesine izin veren hisse senetleri sayısı

CONTROLMENT : English Turkish

n. controlment, kontrol etme eylemi; bastırılmış olma durumu; kontrol; tutma; düzenleme; denetleme

CONTROLS : English Turkish

n. denetimler, bir makinayı düzenleyen ve yönlendiren aletlerin ayarlanması

CONTROVERSIAL : English Turkish

adj. ihtilaflı, anlaşmazlığa neden olan, tartışmalı, münakaşacı

CONTROVERSIAL DECISION : English Turkish

tartışmalı karar, ihtilaflı önerge. iddialı resmi karar

CONTROVERSIAL PERSONALITY : English Turkish

tartışmalı kişilik, tartışma yaratmak isteyen kişilik, münakaşa ile uğraşan kişilik

CONTROVERSIALIST : English Turkish

n. tartışma yanlısı kimse, polemikçi, münakaşacı

CONTROVERSIALLY : English Turkish

adv. çekişmeli olarak, kavgacı bir şekilde, tartışmalı bir şekilde, tartışmaya neden olan bir biçimde

CONTROVERSY : English Turkish

n. tartışma, çekişme, anlaşmazlık, ihtilaf

CONTROVERT : English Turkish

v. tartışmak, karşı gelmek, reddetmek, yalanlamak, çürütmek

CONTROVERTIBLE : English Turkish

adj. ihtilaflı, itiraz edilebilir, inkâr edilebilir

CONTUMACIOUS : English Turkish

adj. inatçı, asi, itaatsiz

CONTUMACIOUSLY : English Turkish

adv. inatçı bir şekilde, asice, itaat etmeyerek

CONTUMACY : English Turkish

n. inat, asilik, başkaldırı, mahkeme davetine uymama

CONTUMELIOUS : English Turkish

adj. hakaretçi, aksi, ters

CONTUMELY : English Turkish

n. hakaret, küfür, gözden düşme

CONTUSE : English Turkish

v. berelemek, çürütmek, zedelemek

CONTUSION : English Turkish

n. bere, çürük

CONUNDRUM : English Turkish

n. muamma, bilmece, kelime oyunlu bilmece

CONURBATION : English Turkish

n. şehirlerin genişleyip birleşmesi, bileşik kent

CONVALESCE : English Turkish

v. iyileşmek

CONVALESCENCE : English Turkish

n. iyileşme, iyileşme dönemi

CONVALESCENT : English Turkish

n. iyileşmekte olan kimse