Multilingual Turkish Dictionary

English To Turkish

English To Turkish
DATUM POINT : English Turkish

n. esas alınan nokta, standart noktası

DATUM SURFACE : English Turkish

n. referans düzeyi, yüksekliklerin ve derinliklerin ölçüldüğü seviye

DATURA : English Turkish

n. tatula

DATURIC : English Turkish

adj. datürik, tatula ile ilgili (belirli halüsinojenik alkaloitlerin kaynağı olan bitki)

DAU AL SET : English Turkish

n. Barselona'da (İspanya) şair "Joan Brossa" tarafından İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra 1948 yılında kurulan ilk sanatsal akım

DAUB : English Turkish

n. harç; çamur; acemice boyanmış resim

DAUB : English Turkish

v. sürmek; sıvamak; bulaştırmak; beceriksizce boyamak; kirletmek

DAUBER : English Turkish

n. acemi ressam

DAUBSTER : English Turkish

n. acemi ressam

DAUBY : English Turkish

adj. lekeli, yağlı; yapış yapış; ağdalı; yapışkan

DAUERSCHLAF : English Turkish

n. dauerschlaf, ilaca bağlı uyku aracılığı ile psikoterapik tedavi

DAUGHTER : English Turkish

n. kız, kız evlât; bağ, ilişki

DAUGHTER CELL : English Turkish

n. oğul hücre, (Biyoloji) ana hücre bölünmesinin sonucu olan iki veya daha fazla özdeş hücreden biri

DAUGHTER COMPANY : English Turkish

n. kardeş şirket, aynı holdinge bağlı şirket

DAUGHTER IN LAW : English Turkish

n. gelin

DAUGHTER LANGUAGE : English Turkish

n. benzer dil, aynı kökenden türemiş dil

DAUGHTER OF EVE : English Turkish

havva kızı, tipik kadın, meraklı kadın

DAUGHTER'S HUSBAND : English Turkish

damat, güvey

DAUGHTER-IN-LAW : English Turkish

n. gelin, bir kimsenin oğlunun karısı

DAUGHTERBOARD : English Turkish

n. çekme kart, devre kartının gücünü artırmak için devre kartı içine takılan küçük genişletme kartı

DAUGHTERCARD : English Turkish

n. çekme kart, yardımcı kart, “yardımcı” veya ana kart genişletmesi olan devre kartı (Bilgisayar)

DAUGHTERLY : English Turkish

adj. kız evlâda yakışır

DAUGHTERS OF THE AMERICAN REVOLUTION : English Turkish

Amerikan Devriminin Kızları, Sömürgeciler soyunun Devrim Savaşı'na katılmış olan kadın üyeleri teşkilatı (eğitim, gönüllü hizmet, tarihin korunması ve burslar sağlanması konularında çalışır)

DAUNT : English Turkish

v. yıldırmak, cesaretini kırmak, gözünü korkutmak, korkutmak

DAUNTED : English Turkish

adj. yılgın