Multilingual Turkish Dictionary

English To Turkish

English To Turkish
DAVIDSON : English Turkish

n. bir soyadı

DAVIS : English Turkish

n. bir soyadı

DAVIT : English Turkish

n. davit, küçük sandalları kaldırmak ve indirmek in kullanılan alet (gemide)

DAVOS : English Turkish

n. bir kaplıca alanı da olan İsviçre'nin bir kasabası; bir soyadı

DAVY : English Turkish

n. bir erkek adı; bir soyadı; Sir Humphry Davy (
1829), İngiliz bir kimyager

DAVY : English Turkish

n. yemin, ant; yeminli beyan

DAVY JONES : English Turkish

n. (1945 yılında David Jones olarak doğdu) İngiliz bir oyuncu ve şarkıcı

DAVY JONES : English Turkish

denizin ruh hali, deniz ruhu (denizciler tarafından kullanılan); deniz dibi

DAVY JONES'S LOCKER : English Turkish

denizin dibi, denizde ölenlerin kabri

DAW : English Turkish

n. küçük karga

DAWDLE : English Turkish

v. sallanmak, ağır davranmak, boşa geçirmek, aylaklık etmek

DAWDLE AWAY : English Turkish

v. boşa geçirmek

DAWDLER : English Turkish

n. aylak, avare, serseri, boş gezenin boş kalfası

DAWDLING : English Turkish

n. aylaklık etme, çalışma yerine kasıtlı olarak zaman harcama eylemi

DAWKINS : English Turkish

n. bir soyadı

DAWN : English Turkish

n. şafak, şafak vakti; tan, ortaya çıkma; başlangıç; uyanma

DAWN : English Turkish

v. gün ağarmak, şafak sökmek, aydınlanmak; belirmek

DAWN BROKE : English Turkish

tan yeri ağardı, gün ağardı, güneş doğmaya başladı

DAWN ON : English Turkish

kavramak, anlamak, dank etmek

DAWN ON SOMEONE : English Turkish

kafasına dank etmek, aklına gelmek, birinin aklına geldi (örneğin, düşünce, fikir, anlama)

DAWNING : English Turkish

n. ağarma

DAWSON : English Turkish

n. bir soyadı; Dawson City, Yukon Bölgesi'nin (Kanada) başkenti; ABD'de birçok şehir ve kasabanın adı

DAWSON CITY : English Turkish

n. Yukon Bölgesi'nin (Kanada) başkenti

DAX : English Turkish

n. Fransa'nın kaplıcalarıyla bilinen bir şehri; bir soyadı

DAY : English Turkish

n. gün, gündüz; dönem, zaman