Multilingual Turkish Dictionary

English To Turkish

English To Turkish
BARCA : English Turkish

n. Sirenayka, Kuzey Afrika'da antik bir bölge; bir soyadı; antik Kartacalı (Hannibal ve Hamilcar Barca'nın da fertleri olduğu) bir aile

BARCAP : English Turkish

"Barrier Combat Air Patrol (Hava Muharebe Devriyesi Bariyeri)"; düşman hava aracının belirli bir hava sahasına girmesini engelleyen muharebe hava aracı devriyesi

BARCAROLE : English Turkish

n. venedik gondolcularının şarkısı

BARCAROLLE : English Turkish

n. venedik gondolcularının şarkısı

BARCELONA : English Turkish

n. kuzeybatı İspanya'da bir şehir

BARCLAYS BANK : English Turkish

n. Barclays Bankası, İngiltere'deki en büyük bankalardan biri

BARCODE : English Turkish

n. barkod, semboller göre bilgi kodlayan bir dizi çizgiden oluşan ve makine tarafından okunabilen kod

BARCOO : English Turkish

n. Avustralya'da bir nehir

BARD : English Turkish

n. ozan, saz şairi

BARD OF AVON : English Turkish

sheakespeare

BARDE : English Turkish

n. at zırhı, atları korumak veya süslemek için kullanılan zırh

BARDEE : English Turkish

n. Aborijinler tarafından yiyecek olarak kullanılan yenilebilir bir Avustralya kurtçuğu

BARDIC : English Turkish

adj. ozanlarla ilgili, şairane

BARDIE : English Turkish

n. Aborijinler tarafından yiyecek olarak kullanılan yenilebilir bir Avustralya kurtçuğu

BARDO : English Turkish

n. ruhun bir sonraki diyara geçebilmesi için yerine getirmesi gereken birtakım görevleri yaptığı ölümden sonra beliren durum (Tibet Tasavvufu)

BARDOLATER : English Turkish

n. William Shakespeare'i ilahlaştıran kimse

BARDOLATRY : English Turkish

n. shakespeare hayranlığı

BARDOLINO : English Turkish

n. İtalya'da bir köy

BARDOLINO : English Turkish

n. İtalya'nın Veneto bölgesindeki Bardolino köyünden gelen kırmızı İtalyan şarabı

BARDY : English Turkish

n. Aborijinler tarafından yiyecek olarak kullanılan yenilebilir bir Avustralya kurtçuğu

BARDY : English Turkish

adj. cesur, cesaretli, korkusuz, gözü pek; arsız, küstah; itaatsiz, serkeş, asi, söz dinlemez

BARE : English Turkish

v. açmak; çıkarmak; açılmak; soymak

BARE : English Turkish

adj. çıplak; bomboş, tamtakır; yalın, sade, açık; yapraksız; tüysüz; azıcık

BARE CHANCE : English Turkish

n. zayıf ihtimal

BARE FACTS : English Turkish

çıplak gerçekler, açık olaylar, olduğu gibi