Multilingual Turkish Dictionary

English To Turkish

English To Turkish
FM GRENADE : English Turkish military

FM EL BOMBASI:İçinde titaniyum tetraklorür (FM) bulunan el bombası. Bu bomba kesif bir sis meydana getirmekte kullanılır

FM SMOKE : English Turkish military

FM SİSİ:Titaniyon Tetraklorürü (FM) hava ile temasa getirerek elde edilen kesif beyaz sisi. (FM) slsi, insanlara zarar vermez fakat hareketleri örtmek düşman gözetleyicilerini körletmek ve zehirli gazı maskelemek için kullanılır

FMS CASE : English Turkish military

YAS (YABANCI ASKERİ SATIŞLAR) MUKAVELESİ:

FMS CASE IDENTIFIER : English Turkish military

YAS MUKAVELE TANITICISI:

FMS DEVELOPMENT PROGRAM : English Turkish military

YAS GELİŞTİRME PROGRAMI:

FNH POWDER : English Turkish military

FNH BARUTU:Bak. "flashless-non hydroscopıc powder"

FOAM PATH : English Turkish military

KÖPÜK DÖŞEMESİ:Acil inişte olan bir uçağa yardım için piste dökülen yangın söndürücü köpük yolu

FOB : English Turkish military

FOB:Bak. "free on board"

FOCAL CENTER : English Turkish military

ODAK MERKEZİ:Bir haber verme ve uyarı çevriminde haberler için ayırma merkezi vazifesi gören bir telsiz merkezi

FOCAL DISTANCE : English Turkish military

ODAK NOKTASI UZAKLIĞI:

FOCAL LENGTH : English Turkish military

ODAK MESAFESİ:Film sathı ile mercek veya mercek sisteminin optik merkezi arasındaki dikey mesafe. Ayrıca bak. "calibrated focal length", "equivalent focal length", "nominal focal length"

FOCAL PLANE : English Turkish military

ODAK DÜZLEMİ:Mercek görüş alanı içindeki noktaların hayallerinin üzerinde toplandığı mercek optik eksenine dikey düzlem

FOCAL POINT : English Turkish military

ODAK NOKTASI:

FOG OIL : English Turkish military

SİS YAĞI:Mekanik sis jeneratörlerinde kullanılan ve sis meydana getiren özel yağ

FOGGING : English Turkish military

DONUKLAŞTIRMA:İç yüzeylere veya elin nispeten ulaşamayacağı yüzeylere, buhar şeklinde, kimya bileşiği tatbiki

FOLDED OPTICS : English Turkish military

KATLI OPTİKLER:Yansıtıcı birimler ihtiva eden herhangi bir optik sistemin fiziki uzunluğunu azaltmak veya optik eksen yolunu değiştirmeye yarayan bir optik sistem

FOLLOW : English Turkish military

UP ECHELON (AIR TRANSPORT):İNDİRME TAKVİYE KADEMESİ (HAVA ULAŞTIRMA):İndirme hedef bölgesine, hücum kademesinden sonra intikal eden unsurlar

FOLLOW-ON ECHELON : English Turkish military

TAKİP KADEMESİ:Amfibi harekatta bir taarruzu başlatmak için gerekli olmayan fakat taarruzun desteklenmesi ve devamlılığı için zorunlu olan birlikler, araçlar, uçak teçhizatı ve ikmal maddeleri taarruz kademesi. Ayrıca bakınız: "assault follow-up"

FOLLOW-UP : English Turkish military

TAKİP, KONTROL:Bir isteğe ait ikmal maddelerinin miktarı ve muhtemel teslim zamanı veya yapılan ya da yapılması bildirilen idari bir faaliyet sonuçları ile ilgili izleme

FOLLOW-UP (AMPHIBIOUS) : English Turkish military

ÇIKARMA TAKVİYESİ (AMFİBİ.):Hücum ve hücum takip kademeleri çıkarıldıktan sonra takviyelerle ikmal maddeleri ve malzemenin karaya çıkarılmaları

FOLLOW-UP ELEMENT : English Turkish military

BAKIM VE ARTÇI KISMI:Terkedilen bölgenin temizlenmesi, döküntülere engel olma malzemenin bakım ve kurtarılması veya diğer maksatlarla bir yürüyüş kolunun sonunda giden unsurlar

FOLLOW-UP FORCES : English Turkish military

İNDİRME TAKVİYE KUVVETLERİ:

FOLLOW-UP STUDY : English Turkish military

BAŞARI İZLEME DENEYİ:Erlerin verildikleri işlerde veya kendilerine gösterilen eğitimde ilerleme derecelerini bazı ölçü cihazlarına ve usullere dayanarak değerlendirme. Bu değerlendirmeden maksat, personel seçme cihazlarının bu gibi işlerde başarı gösterecek kimseleri, önceden, ne dereceye kadar ayırdedebildiklerini tayindir

FOLLOW-UP SUPPLY : English Turkish military

HAVADAN İLK İKMAL:Hava başında bulunan kuvvetlerin havadan atılan ikmal maddeleri ile ilk ikmali. Bu ikmalin istek üzerine veya otomatik olarak yapılabilmesi için ikmal maddeleri önceden ambalajlı ve hazır bulundurulur

FOLLOWING WIND : English Turkish military

ARKA RÜZGARI:Gözetleyiciden hedefe doğru esen rüzgar. Buna "tail wind" de denir"