Multilingual Turkish Dictionary

English To Turkish

English To Turkish
BLAMEWORTHINESS : English Turkish

n. suçluluğu hak etme durumu, suçlu tutulabilme durumu, sorumlu tutulabilme durumu

BLAMEWORTHY : English Turkish

adj. sorumlu, kabahatli, ayıplanacak

BLAMING : English Turkish

n. suçlama

BLAMINGLY : English Turkish

adv. suçlayarak, suç atfederek, sorumluluk yükleyerek, bir suç veya yanlıştan dolayı suç yükleyerek

BLANC : English Turkish

n. beyaz, ak (Fransızca)

BLANC DE CHINE : English Turkish

eyaz sırlı Çin porseleni, güneydoğu Çin'in Fukien eyaletinde 17'nci yüzyılda yapılmış olan bir Çin porseleni çeşidi (Sanat)

BLANCA : English Turkish

n. Colorado'da bir kasaba

BLANCH : English Turkish

v. beyazlatmak, ağartmak; kalaylamak, rengini açmak, soldurmak, haşlamak (et), cilalamak, rengi atmak, beti benzi atmak

BLANCH OVER : English Turkish

ayıbını örtmek, mazur göstermek

BLANCHE : English Turkish

n. bir kadın adı

BLANCHED : English Turkish

adj. kalaylı

BLANCHER : English Turkish

n. ağartan, ağartıcı, beyazlatan, beyazlatan kimse; para aklayan kimse; para temizlemek için kullanılan kimyasal karışım; yemeğin haşlanmak veya buğulanmak üzere alçaltılabildiği bir sepeti olan tencere

BLANCMANGE : English Turkish

adj. yumuşak başlı, tatlı, kibar, hafif (yemek)

BLANCO : English Turkish

n. kemer ve askerî teçhizatı beyazlatmak için kullanılan beyaz bir madde (British); eroin ve kokain karışımı (Argo)

BLANCO : English Turkish

n. Texas'ta bir şehir (ABD)

BLANCO : English Turkish

v. kaynanadili kullanarak beyazlatmak

BLAND : English Turkish

adj. yumuşak, kibar; mülayim

BLANDISH : English Turkish

v. yağ çekmek, dil dökmek, gönlünü almak, yaltaklanmak

BLANDISHER : English Turkish

n. dil döken, yağ çeken, yaltaklanan, okşayan, dalkavukluk eden kimse

BLANDISHMENT : English Turkish

n. yağcılık, dil dökme

BLANDISHMENTS : English Turkish

n. albeni

BLANDLY : English Turkish

adv. tatlılıkla, yumuşak başlı bir şekilde, yumuşakça, iyi huylu bir şekilde; sıradan bir şekilde, tarif edilemez bir şekilde, sıkıcı bir şekilde

BLANDNESS : English Turkish

n. yumuşak başlılık, yumuşaklık, iyi huyluluk, uyumluluk; sıradan olma durumu, sıkıcı olma durumu

BLANK : English Turkish

n. boşluk; yazısız kâğıt, boş kâğıt, boş numara; hedef, hedefin ortası

BLANK : English Turkish

adj. boş; yazısız; açık; ifadesiz, anlamsız; şaşırmış; tam; görüntüsüz [tv]