English
MONTAIGNE : English Turkish Phlosef
Michel de Montaigne.
1592 yılları arasında yaşamış olan ünlü Rönesans düşünürü. Genel bir septisizmin savunuculuğunu yapan Montaigne, önce kendisi sonra da bir bütün olarak insanlık üzerine gerçekleştirdiği hoşgörü ve sağduyuyu dayanan bir araştırmayla tanınır. Tüm yaşamını kendisine "Ne bilebilirim?" sorusunu sorarak geçirmiş olan Montaigne birçok problemin, örneğin varlıkların gerçek doğasının ne olduğu probleminin açık bir çözümü olmadığını savunmuştur. Aklın yetersiz olduğunu gösterek, kesin bilgi olanağından kuşku duyan Montaigne'e göre, gerçek bilgelik yaşamı olduğu gibi kabul etmektir. Denemeler adlı eseriyle tanınan Montaigne, insan doğasının zayıflığını görmüş ve eserinde, tecrübelerini okuyucusuna kabul ettirmek yerine, insanların sorumluluklarını bilecek kadar bilinçli olmalarını sağlamaya çalışmıştır
MONTESQUIEU : English Turkish Phlosef
Charles-Louis de Secondat Montesquieu.
1755 yılları arasında yaşamış Fransız filozofu. Bir siyaset sosyolojisi geliştiren Montesquieu, esas ününü toplum, hukuk ve yönetim tarzı konusunda gerçekleştirdiği karşılaştırmalı araştırmadan almıştır. Siyaset ve hukuk konusunda tümevarımsal ve deneysel bir yaklaşımı benimseyen filozof, olguları kaydetmek yerine anlamayı, fenomenleri konu alan karşılaştırmalı bir soruşturmayı, tarihsel gelişmenin ilkelerine ilişkin sistematik bir araştırmanın temeli yapmayı itmiştir. Siyaset konusuna, şu halde bir tarih filozofu olarak yaklaşan Montesquieu, farklı politik toplumlardaki farklı pozitif hukuk sistemlerinin çok çeşitli faktörlere, örneğin, halkın karakterine, ekonomik koşullarla iklime, vs., göreli olduğunu söylemiştir. O, işte bütün bu temel koşullara, "yasaların ruhu" adını vermiştir. Montesquieu bu bağlamda, üç tür yönetim tarzını birbirinden ayırmış ve bu devletlere uygun düşen yönetici ilke, iklim ve topraktan söz etmiştir. Buna göre, despotizm büyük devletlere, sıcak iklimlere uygun düşer ve korkuya dayanır. Britanya örneğinde olduğu gibi, ne soğuk ve ne de sıcak olan bir iklimin hüküm sürdüğü, orta büyüklükteki devletlere uygun düşen yönetim biçimi, monarşidir; söz konusu yönetim biçimi, şan ve şerefe dayanır. Buna karşın, soğuk iklimlere ve küçük devletlere uygun düşen rejim, demokrasidir;demokrasinin yönetici ilkesinin erdem olduğunu öne süren Montesquieu, tüm insanlar için geçerli olan tek bir doğa yasası ve evrensel bir insan doğası olduğunu kabul eden akılcılığa şiddetle karşı çıkmış ve kuvvetler ayrılığı prensibini ortaya atmıştır
MOORE : English Turkish Phlosef
George Edward Moore.
1958 yılları arasında yaşamış olup, idealizme olan şiddetli karşı çıkışıyla ün kazanan çağdaş İngiliz düşünürü. Ahlak ve bilgi konusundaki görüşüyle tanınan Moore, ahlakın temel kavramı olan iyinin, daha basit başka bir şey aracılığıyla tanımlanamayan, analiz edilemeyen, fakat belirli şeylerin ya da durumların, ahlaki bir sezgiyle bilinebilecek doğal olmayan bir niteliği olduğunu öne sürmüştür. Doğruluk, ödev gibi diğer ahlaki kavramlar ise, söz konusu iyilik niteliğini yaratabilen ve koruyabilen faaliyetler ya da eylemler yoluyla tanımlanabilir. Bilgi alanında deneyci bir bakış açısı benimseyen Moore, çoğu zaman empirizmden çıkartılan kuşkucu sonuçlardan sakınmış ve idealizme şiddetli eleştiriler yöneltmiştir. O, duyu-verileriyle maddi nesneler arasındaki ilişkiyi açıklamakta zaman zaman zorlanmakla birlikte, sağduyunun savunuculuğunu yapmış ve ortalama insanın dış dünya ile ilgili görüşünün doğru olduğunu öne sürmüştür. Başka bir deyişle, sağduyunun dünyanın doğasıyla ilgili görüşlerini kuşkucu ya da metafiziksel görüşler karşısında savunan Moore, felsefi problem ya da güçlükler söz konusu olduğunda benimsenecek doğru yaklaşımın, problemi çözmeye kalkışmazdan önce, güçlüğü doğuran şeyin ne olduğu sorusunu sormaktan meydana gelmesi gerektiğini iddia etmiştir
NAGARJUNA : English Turkish Phlosef
M.S.
yüzyılda yaşamış ve değilleme mantığıyla ün kazanmış olan ünlü Budist düşünür. Dünyayı anlama, yorumlama ve varlığın gizini çözme girişimlerinin zorunlu olarak sınırlarla karşılaşacağını, ve eşyanın boş olduğunu öne süren Nagarjuna, yalnızca bilge kişinin, varlıkla ilgili olarak var mı yok mu sorusuna takılmadan, "ne var, ne yok" diyeceğini, herşeye tepeden bakacağını ve tartışmadan susacağını savunmuştur
NIETZSCHE : English Turkish Phlosef
Friedrich Nietzsche.
1900 yılları arasında yaşamış olan ünlü Alman düşünürü. Aydınlanma akılcılığı, hümanizm ve deizminin mantıksal sonuçlarını çıkarsamış olan Nietzsche, Kierkegaard'ın yaptığı gibi, ne fideizm yoluna girmiş, ne de Hegel gibi, inanç ve aklı daha yüksek bir düzlemde uzlaştırmaya çalışmıştır. Aydınlanmanın silahı olan aklı en keskin biçimde kullanmış olan Nietzsche, "Tanrı'nın öldüğünü" iddia etmiştir. Tanrı'nın ölümü karşısında, hümanizmin de anlamı olmadığını, zira Tanrı'nın yokluğunda, insanın metafiziksel bakımdan ilk ve temel olma iddiasının bir temeli bulunmadığını öne süren Nietzsche, hümanizme karşı çıkışında, insanı tanrılaştıran, ona hayvani varoluşu aşma olanağı veren başarıların temelinde, hakikatin değil de, yanlış ve yanılsamanın bulunduğunu göstermeye çalışmıştır. Nietzsche modern insanın benimsediği değerlerin geleneksel dayanaklarının çöktüğünü düşünmüş ve insanlığı gelecekte kokunç savaşların beklediğini sezmiştir. O, modern insanı tam bir hiççiliğin beklediğini savunmuştur. Modern insan için asıl önemli olan, Hıristiyanlığın Tanrı'sına duyulan inancın sarsılmış, Hıristiyan ahlakının dayanağını yitirmiş olmasıdır. İnsan için mutluluğun, hazda değil de, güçlü olmakta yattığını söyleyen Nietzsche'ye göre, böyle bir mutluluğa varmak, sert bir disiplini gerektirir; çünkü hayvani içgüdülere, basit hazlara kapıldığı sürece, insan gerçek ve üstün güçten yoksun kalır. Duygularını, eğilimlerini yücelten insan, hayvanların içinde bulunduğu durumdan sıyrılarak yükselir ve gerçek insan varlığına ulaşır. İşte bu ideal insan, Nietzsche'nin üstün insanıdır. Ona göre üstün insan, insanoğlunun amacıdır
OCKHAMLI : English Turkish Phlosef
Ockhamlı William. Ortaçağ felsefesinin,
1347 yılları arasında yaşamış olan ünlü düşünürü. Tümeller konusunda nominalist bir görüş benimseyen, tümellerin gerçek bir varoluşa sahip olmadığını, yalnızca ağızdan çıkan bir sesten ibaret olduğunu savunan Ockhamlı'ya göre, tümeller kuramsal bakımdan gereksiz olan öğelerdir; tümeller, çokluğa, ortak değil de, yüklenebilir olan isimlerdir. Ockhamlı William, filozofların boşuna bir bireyleşim ilkesi aradıklarını, oysa, şeylerin ilk baştan beri birey olarak varolduğu için, bireyleşmeye ihtiyaç duymadığını söyler. Metafiziksel bir bireyleşim ilkesine değil de, epistemolojik bir tümelleşme ilkesine ihtiyaç duyulduğunu söyleyen William, ilginin metafizikten uzaklaşıp epistemolojiye kaymasına, felsefenin odak noktasına bilgi konusunun geçmesine öncülük etmiştir. Ona göre, özel, bireysel varlıklarla, olayların varoluşunu yalnız deneye, duyulara dayanan bilgi ile bilebiliriz. Her türlü bilginin kaynağında deney, tecrübe vardır. Ockhamlı'ya göre, vahye dayanan gerçekler aklın sınırını aşar. William, bu iki alanı birbirinden kesin çizgilerle ayırır. Bu anlayışta felsefe, eskiden olduğu gibi, artık teolojinin, dinin hizmetinde değildir. Felsefe ondan bağımsız olmaya, kendi dünyasını bulmaya başlar. Ockhamlı ahlak konusunda iradeci bir tavır sergiler, yani, akla ve bilmeye değil de, iradeye üstünlük tanır. Ona göre, bütün ahlak kurallarının temelinde Tanrı'nın özgür iradesi vardır. William, insan varlığının, Tanrı'ya bağımlı olan yaratılmış ve özgür bir varlık olarak, ahlaki bakımdan iradesini tanrısal iradeye uydurması ve Tanrı tarafından konmuş ahlak yasasına uyması gerektiğini söylemiştir
ORTEGA : English Turkish Phlosef
Jose Ortega Gasset. Avrupa akılcılığını belirleyen temel önkabullere şiddetle karşı çıkan çağdaş varoluşçu filozof. Kültürel ve siyasi açıdan muhafazakar bir olan Gasset, tıpkı diğer varoluşçu düşünürler gibi, insan söz konusu olduğunda, özün varoluştan önce geldiğini söyler. Ona göre, taşa bir varoluş verilmiştir, onun olduğu şey olması için çarpışması, mücadele etmesi gerekmez;oysa, insan, içinde bulunduğu her anda, varoluşunu yeniden yaratmak, özünü belirlemek durumundadır
PANAETIUS : English Turkish Phlosef
Orta Stoa'nın M.Ö.
109 yılları arasında yaşamış etkili düşünürü. Stoacılığın idealist özünden belli ölçüler içinde vazgeçen, ruhsal dinginlik ve aldırmazlık idealini reddederken, gerçekten bilge olan insanların varoluşunu yadsıyan Panaetius, ahlak alanı içinde nihai ve en yüksek amacın bireyin özünün olabildiğince geliştirilip yetkinleştirilmesi olduğunu öne sürmüştür
PARMENIDES : English Turkish Phlosef
Değişmeyi ve oluşu yadsıyan görüşü, birtakım aşılamaz güçlüklere yol açmış olan ünlü doğa filozofu. Parmenides'e göre, evrende değişen hiçbir şey yoktur. Gerçeklik mutlak anlamda birdir, kalıcıdır, süreklidir, yaratılmamıştır, yok edilemez; o ezeli ve ebedidir; onda hareket ve değişme yoktur
PASCAL : English Turkish Phlosef
Blaise Pascal.
1662 yılları arasında yaşamış Fransız düşünürü. Aynı zamanda büyük bir matematikçi olan, Torricelli deneyi üzerine eserler yazan ve bir hesap makinesi icad etmiş olan Pascal'ın temel eseri ölümünden sonra yayımlanmış olan Düşünceler'dir. O, 1654 yılında dini bir tecrübe yaşamış, hayatının bundan sonraki dönemine, bilimsel çalışmalarından çok, din ve Tanrı konusundaki görüş ve tartışmaları damgasını vurmuştur. Başka bir deyişle Pascal deist bir hümanizmin, rasyonel bir kuşkuculuğun ve özgür düşüncenin egemen olduğu bir çağda ve toplumda, Tanrı'nın ve tanrısal kayranın gerekliliğinive gücünü gösterme çabası içinde olmuştur. Descartes'ı hem kabul eden ve hem de eleştiren, Descartes'ın matematiksel yöntemin kullanım alanını genişletmek istediği yerde, matematiksel yöntemin başka alanlara uygulanabilirliği ve yararı konusunda kuşkucu bir tavır takınan Pascal, bu yöntemin teolojiyle de, metafizikle de bir ilişkisi olmadığını söylemiştir. Soyut, analitik ve tümdengelimsel düşünen akıl, Pascal'a göre, Tanrı'nın varoluşunu kanıtlayamaz. Hakikati bilmenin, mutlak doğruluğa ulaşmanın tek yolunun akıl, matematiksel ya da bilimsel yöntem olmadığını söyleyen Pascal'a göre, kurtuluş inanç ya da yürektedir. Çözüm inançta, yürekte, dini bir yaşamdadır, çünkü yalnızca burada, inanan insan Tanrı'ya ilişkin aşk dolu bir kavrayışa ulaşır. İnsanın kurtuluşu, samimi müminde söz konusu olan adeta içgüdüsel, doğrudan, aracısız ve akla bağlı olmayan, akıl süzgecinden geçmemiş bir kavrayışta, Tanrı'ya teslim olmalıdır
PEIRCE : English Turkish Phlosef
Charles Sanders Peirce.
1914 yılları arasında yaşamış Amerikalı pragmatist filozof. Öncelikle pragmatizm akımının isim babası olmuş, daha sonra da onun yönteminin ana hatlarını çizmiştir. O, felsefede işe bilgi konusundan başlamış ve burada, Aristoteles'in düzeni doğada bulan nesnel yaklaşımı ile Kant'ın bilgideki düzenin zihnin eseri olduğunu dile getiren öznel yaklaşımının bir sentezini yapmıştır. Kavram, fikir ve kuramlarımızın doğruluklarını, onların yararlılıklarıyla özdeşleştiren Peirce'a göre, yöntem öncelikle düşüncelerimizi açık ve seçik hale getirmekten oluşur, öyle ki bu yöntemle felsefe bir bilime dönüşecektir
PHYRRHON : English Turkish Phlosef
M.Ö.
275 yılları arasında yaşamış olan kuşkuculuğun kurucusu ünlü Yunanlı düşünür. İnsanın bilgiye ulaşmasının, görünüşleri aşıp, gerçekliğe erişmesinin olanaksız olduğunu savunan Phyrrhon, her görüş için leyhte ve aleyhte aynı derecede güçlü olan kanıtlar bulunduğunu, bundan dolayı yapılması gereken en iyi şeyin hiçbir tarafa meyletmemek, bilgisizlik itirafında bulunmak, hiçbir şey söylememek, yargıyı askıya almak olduğunu söylemiştir
PLATON : English Turkish Phlosef
M.Ö.
347 yılları arasında yaşamış olan ve düşünce tarihinin tanıdığı ilk ve en büyük sistemin kurucusu olan ünlü Yunan filozofu. Sisteminde, Sofistlerin Yunan toplumu üzerindeki olumsuz etkileriyle savaşmaya çalışmış olan Platon, işe öncelikle bilgi konusuyla başlamış ve mutlak ve kesin bir bilginin var olduğu konusundu tümüyle dogmatist bir tavır sergilemiştir. Ona göre, değişen hiçbir şekilde bilinemeyeceği için, insan zihninden bağımsız olan değişmez bir varlık olmalıdır. Mutlak ve kesin bir bilgiye erişmek ve bu bilgiyi başkalarına aktarmak durumundaysak eğer, Platon'a göre, dünyada sabit, kalıcı ve değişmez olan birtakım varlıklar olmalıdır. O bu değişmez, sabit ve kalıcı varlıklara İdealar adını verir. Öyleyse, Platon'a göre, bilgi tikel olanın ve değişenin beş duyu yoluyla kazanılmış empirik bilgisi değil de, değişmez ve tümel olanın akıl yoluyla kazanılan ezeli-ebedi bilgisidir. İdealar yalnızca bilgisinin nesneleri olmakla kalmazlar, onlar aynı zamanda gerçekliği oluşturan varlık kategorisini meydana getiren temel varlıklardır. Başka bir deyişle, Platon, "Gerçekliğin ne olduğu", "Neyin gerçekten var olduğu" şeklindeki temel metafiziksel soruya, gerçekliğin madde ya da dış dünyada değil de, dış dünyadaki şeylerin İdealarında olduğu yanıtını vermiştir. Bizim algıladığımız duyusal şeyler sürekli olarak değişmektedir
PLOTINOS : English Turkish Phlosef
M.S.
270 yılları arasında yaşamış ve Platon'un metafiziğini, biraz daha farklı bir versiyon içinde yeniden öne sürmüş olan filozof. Onun öğretisi sayesinde, Platon, Hellenistik çağda ve bu arada Ortaçağda, hem Hıristiyan felsefesinde ve hem de İslam felsefesinde etkili olmaya devam etmiştir. Felsefesinde, Platon'un Devlet'te yer alan iyi İdeasıyla ilgili görüşlerinden yola çıkan Plotinos, Platon'un İyi İdeasını tanrılaştırmış ve varolan herşeyi Tanrı'dan başlayan bir türüm ya da sudur süreciyle açıklamıştır. O da, tıpkı Platon gibi, maddi dünyanın, sürekli olarak değiştiği için, gerçek olamayacağını düşünür. Yalnızca değişmeyen bir şey gerçekten var olabilir. Bundan dolayı, bu değişmeyen gerçeklik, Platon'un da göstermiş olduğu gibi, maddi dünyadan farklı ve ayrı olmalıdır. Bu varlık ise, plotinos'a göre, Tanrı'dır. O Tanrı hakkında, Tanrı'nın bu dünyadaki herşeyi aştığını söylemek dışında, hiçbir şey söylenemeyeceğini iddia eder. Madde, ruh ve zihinden her biri değiştiği için, Tanrı ne madde, ne ruh, ne de zihindir. Plotinos için Tanrı'ya ulaşmanın tek yolu, rasyonel akıl yürütmeden ya da duyusal bir tecrübeden, deneyden bağımsız olan mistik bir vecd hali içine girmektir. Tanrı'nın bütünüyle saf ve basit olduğunu, Tanrı'da kompleks hiçbir şey bulunmadığını belirtmek, Tanrı'nın Mutlak Birlik olduğuna işaret etmek için, Plotinos Tanrı'dan Bir diye söz eder
PLÜTARKHOS : English Turkish Phlosef
Orta Platonculuğun, M.Ö.
120 yılları arasında yaşamış olan önemli düşünürü, ahlakçı ve tarihçisi. Tarihle ilgili çalışmaları yanında, Platon'un eserleri üzerine şerh ya da yorumlar yazmış olan filozofun düşüncesi, özü itibariyle eklektik bir nitelik taşır. Buna göre, yalnızca Platon'dan değil, fakat Peripatetiklerden, Stoalılardan ve özellikle de Yeni-Pythagorasçılardan etkilenmiş olan Plütarkhos, Orta ve Yeni Akademilerin kuşkuculuğunun bir sonucu olarak, kuramsal spekülasyonun imkanı ya da yararı söz konusu olduğunda kuşkucu bir tavır almış, ve Aşkın olanla sezgiye dayanan bir doğrudan temas üzerinde ısrarlı olarak Yeni-Platoncu felsefeye çıkan yolda önemli bir adım oluşturmuştur
POINCARE : English Turkish Phlosef
Henri Poincare.
Ünlü Fransız matematikçisi, mühendis ve filozofu. Bergson ve James'la aynı zihniyeti paylaşan ve bilimin, ilke olarak birtakım sonuçların aksiyomlardan çıkartılması suretiyle mekanik bir tarzda kurulabileceği düşüncesine karşı çıkan Poincare, düşünceyi mekanikleştirme girişimlerine karşı çıkıp, sezgi, yaratıcı düşünce ve kendiliğindenliğin önemini vurgulamıştır. O, bu çerçeve içinde, uzlaşımcı bir görüş benimsemiş ve mekaniğin yasalarının uzlaşımlardan başka bir şey olmadığını dile getirirken, bir "uzlaşım"ın insan ruhunun özgür bir yaratısı olduğunu savunmuştur
POLANYI : English Turkish Phlosef
Michael Polanyi. Descartes'la başlayıp, Viyana Çevresi düşünürlerine kadar uzanan tarihsel süreçte savunulan "nesnel ve kesin bilgi ideali"ne şiddetle karşı çıkmış olan çağdaş bilim felsefecisi. Bilimin kendisine bağlılık duyduğumuz bir inançlar sisteminden başka hiçbir şey olmadığını öne süren Polanyi, bilimin açıklanması söz konusu olduğunda, dışsalcı bir yaklaşımı benimsemiştir. Başka bir deyişle, bilimin kendi iç mantığıyla değil de, içinde yer aldığı tarihsel ve toplumsal bağlama dayandırılarak açıklanmak durumunda olduğunu öne süren Polanyi'ye göre, bilim adamı toplumsal bir varlık olduğu için, bilimin bir sosyolojisi olmak gerekir
POPPER : English Turkish Phlosef
Karl Raimund Popper. Bilim ve siyaset felsefesiyle uğraşmış olan,
yüzyılın en önemli düşünürlerinden biri. Popper'ın felsefeye yaptığı ilk büyük ve önemli katkı, bilime bir sınır çekme problemine getirdiği yeni çözümden oluşur. Onun zamanına dek kabul edilmiş olan görüşe göre, bilim tümevarım yöntemiyle seçkinleşir, yani bilim sonuçlarına, mantıksal analiz yerine, gözlem ve deney yöntemiyle ulaşır. Buradaki büyük güçlük ise, şudur; Ne kadar çok ve uzun süreli gözlem yapılmış olursa olsun, eldeki veriler sınırlanmamış bir genellemenin, tümel bir önermenin doğruluğunu saptamak için hiçbir zaman yeterli olmayacaktır. Örneğin, "Tüm kargalar siyahtır" şeklindeki sınırlanmamış bir genellemenin doğruluğu, bu dünyada şimdi varolan ve gelecekte varolacak olantüm kargaları hiçbir zaman gözlemleyemeyceğimiz için, kanıtlanamaz. Bu ise, bizi şu endişe verici, kaçınılmaz sonuca götürür: Bilim, yalnızca doğanın düzenliliğine duyduğumuz inançla varolabilir ki, bunu da tanımlamak ve kanıtlamak görünüşte olanaksızdır. Popper, işte bu durumun bir sonucu olarak, sınırlanmamış genellemelerin, deneye dayanan tümel önermelerin doğrulanamayacağını savunur, ancak bir yandan da bunların yanlışlanabileceğine işaret eder. "Tüm kargalar siyahtır" genellemesi hiçbir zaman doğrulanmasa bile, beyaz tek bir karga, onu yanlışlamaya yeter. Popper'a göre, bilimde belirleyici olan yanlışlamadır. Bilim, hiç kuşku yok ki, kuramlarını geliştirebilir, onları tüm testlerden başarıyla geçmiş olan yeni kuramlarla değiştirebilir. Ancak bilim, hiçbir zaman doğayla ilgili olarak kesin, değişmez ve mutlak doğrulara ulaşmış olduğunu iddia edemez
PORPHYRIOS : English Turkish Phlosef
M.S.
Yeni-Platoncu düşünür. Plotinos'un eserlerine yorumlar yazmış olan Porphyrios'un en önemli eseri, tümeller konusunu ele aldığı İsagoji'dir. Porphyrios, bu eserinde, beş tümel konusunu, cins, tür, ayırım, türsel ayırım ve ilinek kavramlarını sistematik bir tarzda incelemiş ve bu yolla Ortaçağın ünlü tümeller kavgasına giden yolu açmıştır. Porphyrios, pratik ve dini öğelere, Plotinos'a kıyasla çok daha önem vermiş olan bir düşünürdür. Felsefenin nihai ve en yüksek gayesinin ruhun kurtuluşu olduğunu söyleyen filozofa göre, ruh, dikkatini aşağı olandan daha yüksek olana doğru çevirmek suretiyle arınmanın yollarını aramalıdır. Bu çerçeve içinde, arınmanın yolu, çilecilik ve Tanrı'ya ilişkin bilgidir
POSEIDONIUS : English Turkish Phlosef
Orta Stoa'nın, M.Ö.
51 yılları arasında yaşamış olan etkili düşünürü. Görüşlerinde akılcılıkla, gizemciliğin bir sentezini yapmış olan Poseidonius, Stoacı birciliği sürdürürken, bir yandan da bir Varlık dereceleri anlayışı geliştirmiştir
PROKLOS : English Turkish Phlosef
Ünlü Yeni-Platoncu düşünür. Proklos iki temel kitabında, Teolojinin Öğeleri ve Platon'un Teolojisi adlı eserlerinde, hem Plotinos'un ve hem de kendisinin görüşlerini ayrıntılı olarak açıklama çabasıyla ün kazanmıştır
PROTAGORAS : English Turkish Phlosef
M.Ö.
420 yılları arasında yaşamış ve "İnsan herşeyin, varolan şeylerin varolduklarının ve varolmayan şeylerin varolmadıklarının, ölçüsüdür" sözüyle ün kazanmış olan Sofist düşünür. Protagoras, insan aklını sorguya çekmiş, bir yandan soyut spekülasyonun önüne geçerken, bir yandan da insan aklının kendi üzerine düşünme gücünü gözler önüne sermiştir. Pratik bir bilgeliğe sahip bir kişi olarak da, insana boş, sonuçsuz araştırmalardan, kendisine dönme çağrısı yapmış ve insanı dünyasının merkezine yerleştirmiştir. Bilgi, doğruluk ve değeri tümüyle göreli kılan, şeylerin insanlara göründüğü gibi olduğunu savunan Protagoras, Tanrı konusunda agnostik bir tavır almıştır
QUINE : English Turkish Phlosef
Willard Von Orman Quine. Mantığın temelleri ve özellikle de semantik yönleriyle ilgili bir kuram geliştirmiş olan Amerikalı çağdaş mantıkçı ve filozof. Genelde Russell ve Whitehead tarafından geliştirilmiş olan matematiksel mantığa sadık kalmış olan Quine, İngiliz filozoflarının mantığın ontolojik olarak nötr olduğu genel görüşüne karşıt bir tavırla, bir mantık kuramının kabulünün ortaya çıkardığı ontolojik sonuçları dile getirmeye çalışmıştır. Düzeltilemez olan analitik önermelerle, deney sonucu düzeltilebilir sentetik önermeler arasında temelli bir ayırım bulunduğu teziyle, anlamlı her önermenin, doğrudan ve aracısız deneylerden hareketle oluşturulmuş bir yapım olduğu görüşüne şiddetle karşı çıkan Quine, Duhem'i izleyerek, bilim adamının deneyin sınamasına, yalıtlanmış bir önermeyi değil de, bir dizi önermeyi tabi tuttuğunu öne sürmüştür. Onun görüşüne göre, bir önerme yalnızca "deneylerin yalın bir özeti" değil, fakat bilimsel bir sistemin bir bileşenidir
REICHENBACH : English Turkish Phlosef
Hans Reichenbach. Nazi Almanya'sından kaçarak sığındığı Türkiye'de de hocalık yapmış olan çağdaş neopozitivist düşünür. Bilimin tümüyle rasyonel bir faaliyet olmakla birlikte, burada mutlak doğruluk düşüncesinden vazgeçilmesi gerektiğini öne süren Reichenbach yalnızca olasılıktan söz edebileceğimizi söylemiştir. Bir tavır olarak olasıcılığı benimseyen filozof, olasıcılığın temele alınması durumunda, pozitivist geleneğin ünlü doğrulanabilirlik ilkesinin de değiştirilmesi gerektiğini söylemiştir. Doğrulanabilirlik konusunda özgün katkılar da bulunan Reichenbach, dört tür doğrulanabilirliği birbirinden ayırmıştır. Bunlar sırasıyla, tekniğin gelişme düzeyiyle orantılı olarak gündeme gelen teknik doğrulanabilirlik, doğa yasalarıyla çelişmemeyi ifade eden fiziki doğrulanabilirlik ve çelişkiden bağışık olmayı ifade eden mantıksal doğrulanabilirlik ve deneysel doğrulanabilirliktir
REID : English Turkish Phlosef
Thomas Reid.
1796 yılları arasında yaşamış olan İskoç filozofu. Sağduyu felsefesine çok önemli katkılar yapmış olan Reid, sağduyunun savunuculuğunu yapmış ve her tür bilgiyle bilimin, apaçık ilkelere dayandığını öne sürmüştür. Sağduyusu olan tüm insanların açık ve seçik bir biçimde algıladığını öne sürdüğü bu ilkeler arasında, ona göre, matematiğin zorunlu ilkeleriyle, sağduyunun zihinden bağımsız bir dış dünyanın varolduğunu dile getiren ilkeleri vardır
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani