English
ALL-SEEING : English Turkish
her şeyi gören, her şeyi algılayan; herşeyi görme yeteneği olan
ALL-TANK BRIGADE : English Turkish
tank tugayı, tank kullanımında uzmanlaşan ordu bölümü
ALL-TERRAIN BIKE : English Turkish
arazi bisikleti, ATB, her tür arazide kullanılabilen bisiklet veya motosiklet
ALL-TERRAIN VEHICLE : English Turkish
arazi vasıtası, her tür arazide kullanılabilen araç
ALLA : English Turkish
n. bir kadın adı (Rusça)
ALLA PRIMA : English Turkish
alla prima, resmin tek seferde boya uygulamasıyla tamamlandığı yağlı boya resim tekniği (Sanat)
ALLAH : English Turkish
n. Allah
ALLAMANDA : English Turkish
n. allamanda, geniş gösterişli sarı veya mor çiçekleri olan Amerika’ya özgü tropik çalı
ALLAN : English Turkish
n. bir erkek adı; bir soyadı
ALLANTOIC : English Turkish
adj. alantoyik, belirli hayvanlarda gelişen kese gibi ekstra embriyonik membranla ilgili (Zooloji)
ALLANTOID : English Turkish
adj. allantoid, belirli hayvanlarda gelişen kese gibi ekstra embriyonik membranla ilgili (Zooloji)
ALLANTOIN : English Turkish
n. allantoin, sakinleştiren ve iyileştiren bitkiler özü (cilt için tıbbi amaçlarla hazırlanmış olan kremlerde ve topikal maddelerde kullanılan); allantoik sıvıda ve bazı memelilerin fetal idrarında bulunan madde
ALLANTOIS : English Turkish
n. allantois, belirli hayvanlarda gelişen kese gibi ekstra embriyonik membranla ilgili (Zooloji)
ALLARGANDO : English Turkish
adv. allargando, temponun azar azar yavaşlaması ve genişlemesi (Müzik)
ALLAY : English Turkish
v. yatıştırmak, hafifletmek, sakinleştirmek, gidermek, bastırmak
ALLAYER : English Turkish
n. bastırıcı, yatıştırıcı; dindirici; yatıştırıcı
ALLAYMENT : English Turkish
n. yatışma, rahatlama, hafifleme
ALLEE : English Turkish
n. iki yanı ağaçlı yol, uzun fundalar veya ağaçların sıranmış olduğu la çevreli olan yürüme yolu
ALLEGATION : English Turkish
n. ileri sürme, iddia, sav, bahane, özür, mazeret
ALLEGE : English Turkish
v. iddia etmek, ileri sürmek, kanıt olarak göstermek, mazeret olarak göstermek
ALLEGEABLE : English Turkish
adj. iddia edilebilir, öne sürülebilir; havada kanıt olarak gösterilebilir (Hukuk)
ALLEGED : English Turkish
adj. iddia edilen, sözde, sözümona
ALLEGED CRIME : English Turkish
iddia edilen suç, bir kimseye yüklenen suç, belirli şüphelisi bulunan suç
ALLEGEDLY : English Turkish
adv. iddiaya göre, sözde
ALLEGEDLY INVOLVED : English Turkish
iddiaya göre dahil olmak, iştirak etmekle şüphelenilen, ortak olmakla suçlanan
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani