Multilingual Turkish Dictionary English

BICYCLING : English Turkish

n. bisiklet sürme, bisikletle seyahat etme

BICYCLIST : English Turkish

n. bisikletçi, bisiklete binen kimse

BIC® : English Turkish

n. BIC®, önde gelen tükenmez kalem ve diğer ürünler (tek kullanımlık çakmak ve tıraş makineleri gibi) imalatçısı şirket (Fransız kökenli)

BID : English Turkish

v. fiyat vermek, teklif vermek, deklare etmek; söylemek, demek, emretmek, davet etmek; elde etmeye çalışmak

BID : English Turkish

n. teklif, fiyat teklifi, ihale, para sürme, deklarasyon, girişim, teşebbüs, davet

BID A PERSON ADIEU : English Turkish

v. veda etmek, vedalaşmak

BID COME : English Turkish

çağırmak, çağırtmak, davet etmek, toplamak

BID FAREWELL : English Turkish

uğurlamak, veda etmek

BID FOR POWER : English Turkish

n. iktidar olma çabası

BID ILL FOR THE FUTURE : English Turkish

kötü emare, kötüye işaret, uğursuzluk, şanssızlık

BID IN : English Turkish

yüksek bir fiyat teklif etmek (açık arttırma sırasında)

BID PRICE : English Turkish

ihale fiyatı, teklif fiyatı, önerilen alış bedeli; mevcut maliyet, mevcut fiyat

BID SMB. FAREWELL : English Turkish

v. elveda demek, veda etmek

BID SMB. GODSPEED : English Turkish

v. uğurlamak, yolcu etmek, yol açıklığı dilemek

BID SMB. GOOD NIGHT : English Turkish

v. iyi akşamlar demek

BID SMB. WELCOME : English Turkish

v. hoşgeldiniz demek, samimi karşılamak

BID UP : English Turkish

artırmak, fiyatı artırmak

BID WELCOME : English Turkish

misafirperver bir şekilde karşılamak, candan bir şekilde ağırlamak

BIDASOA : English Turkish

n. Bask ülkesinde bir nehir

BIDDABLE : English Turkish

adj. fiyat teklifi verilebilir, ihale teklifi verilebilir, fiyat arttırılabilir, fiyat verilebilir; söz dinleyen, itaatkâr

BIDDER : English Turkish

n. teklifçi, teklif veren kimse

BIDDING : English Turkish

n. fiyat verme, teklif verme, emir

BIDDY : English Turkish

n. tavuk; ev idarecisi, evi yöneten kimse, ev işlerini yapan kimse; çok konuşan kadın, geveze kadın (Argo)

BIDE : English Turkish

v. beklemek, kollamak

BIDE ONE'S TIME : English Turkish

fırsat kollamak, uygun zamanı beklemek