Multilingual Turkish Dictionary

English

English
BUTTONHOLD : English Turkish

v. dışarı kıyafetlerini üzerinde tutuyormuş gibi sohbette hapsetmek

BUTTONHOLE : English Turkish

n. ilik, iliğe takılan çiçek

BUTTONHOLE : English Turkish

v. düğme dikmek, ilik açmak; yakasına yapışmak

BUTTONHOLE FLOWER : English Turkish

yaka iliğine takılan çiçek

BUTTONHOLER : English Turkish

n. diğerlerini kendisini dinlemek zorunda bırakan kimse

BUTTONHOOK : English Turkish

n. kopça, elbise ve ayakkabıları düğmelemekte kullanılan küçük metal kanca

BUTTONS : English Turkish

n. otel bellboyu, komi (İngilizce kullanımı)

BUTTONWOOD : English Turkish

n. çınar, çınar yapraklı akağaç, ince katmanlı dış kabuğu ve yuvarlak meyvesiyle Kuzey Amerika'nın bir dizi yaprak döken ağaçlarından her biri

BUTTRESS : English Turkish

n. destek, ayak, payanda

BUTTRESS : English Turkish

v. desteklik etmek, desteklemek, perçinleştirmek

BUTTRESS UP : English Turkish

ayak veya payanda koymak (yapı)

BUTTY : English Turkish

n. (İngiliz İngilizcesi) sandviç; tereyağlı ekmek dilimi; (İngiliz Argosu) iş arkadaşı, meslektaş (özellikle kömür madenlerinde çalışanlar için)

BUTYL : English Turkish

n. bütil

BUTYL ACETATE : English Turkish

n. (Kimya) lake ve vernik solventi olarak kullanılan renksiz ve kokulu yanıcı sıvı ester

BUTYRACEOUS : English Turkish

adj. tereyağı mamüllerinden

BUTYRALDEHYDE : English Turkish

n. reçine ve lastik/kauçuk imalatında sağlamlaştırıcı olarak kullanılan yanıcı kimyasal bileşik

BUTYRATE : English Turkish

n. bütirik asit tuzu (kimyasal madde)

BUTYRIC : English Turkish

adj. bütirik asitle ilgili

BUTYROMETER : English Turkish

n. yağmetre, tereyağını ölçmek için kullanılan cihaz

BUTYRYL : English Turkish

n. yanıcı kimyasal madde

BUXOM : English Turkish

adj. etli butlu (Argo), dolgun, balık etinde

BUXOMNESS : English Turkish

n. tombulluk, irilik (genellikle bir kadının gögüsleri kastedilerek/gögüsleri ile ilgili)

BUXOMY : English Turkish

adj. sağlıklı, balık etli, neşe saçan (bir kadın); iri gögüsleri olan (bir kadın)

BUY : English Turkish

n. satın alma

BUY : English Turkish

v. satın almak, almak, pahasına elde etmek; rüşvetle elde etmek, kiralamak, inanmak, yutmak, satın alma gücü olmak