Multilingual Turkish Dictionary

English

English
CHARLIE CHAPLIN : English Turkish

n. Sir Charles Spencer "Charlie" Chaplin (
1977) İngiltere doğumlu Amerikalı bir komedi ve film yıldızı; Gene "Charlie" Chaplin, Jamaikalı bir salon şarkıcısı

CHARLIE CHAPLIN : English Turkish

n. ayakların dışa baktığı duruş pozisyonu

CHARLIE DIMMOCK : English Turkish

n. Charlotte Eloise Dimmock (1966 doğumlu), BBC'de bir bahçecilik programı da sunan Britanyalı bir bahçe işleri uzmanı

CHARLIE PARKER : English Turkish

(
1955) ABD'li bir caz müzisyeni

CHARLIE SHEEN : English Turkish

n. (1965 yılında Carlos Irwin Estevez olarak doğdu), ABD'li bir sinema ve televizyon oyuncusu, Martin Sheen'in oğlu

CHARLOCK : English Turkish

n. yabani hardal

CHARLOTTE : English Turkish

n. meyveli puding

CHARLOTTE BRONTE : English Turkish

n. (
1855) İngiliz bir roman yazarı, Bronte kız kardeşlerin en yaşlısı (Emily ve Anne'in ablası)

CHARLOTTE ELOISE DIMMOCK : English Turkish

n. Charlie Dimmock (1966 doğumlu), BBC'de bir bahçecilik programı da sunan Britanyalı bir bahçe işleri uzmanı

CHARLOTTE RUSSE : English Turkish

n. bir tür kremalı pasta

CHARLOTTESVILLE : English Turkish

n. Virginia'da (ABD) bir şehir

CHARLOTTETOWN : English Turkish

n. Kanada'da bir şehir

CHARM : English Turkish

n. çekicilik, sevimlilik, afsun, cazibe, albeni, alımlılık, tılsım, sihir, büyü, muska, nazarlık

CHARM : English Turkish

v. cezbetmek, hayran bırakmak, büyülemek, çekmek, memnun etmek, korumak (sihirli bir güçle), cazip gelmek

CHARM AWAY : English Turkish

ortadan kaldırmak (büyü ile), yok etmek

CHARM OF STYLE : English Turkish

n. büyüleyici stil

CHARM SCHOOL : English Turkish

n. uygun görgü kuralları ve nazik davranışlar öğretilen okul

CHARMED : English Turkish

adj. hayran kalmış, güçlü bir şekilde cezbedilmiş; (bir kimsenin hayatının) sihirle korunuyormuş gibi son derece şanslı

CHARMEDLY : English Turkish

adv. hayran olmuş bir tarzda; iyi şansla; aklını başından almış bir şekilde; bir sihrin etkisindeyken

CHARMER : English Turkish

n. büyüleyici kimse, sihirbaz, büyücü, yılan oynatıcı

CHARMING : English Turkish

adj. çekici, büyüleyici, cazibeli, sevimli, hoş, alımlı

CHARMING YOUNG MAN : English Turkish

çekici genç erkek

CHARMINGLY : English Turkish

adv. hoşça, çekici bir şekilde, cezbedici bir tarzda

CHARMINGNESS : English Turkish

n. zevklilik, zevk, hoşluk; çekicilik, baştan çıkarıcılık

CHARMLESS : English Turkish

adj. cezbetme gücü olmayan, hoşa gitme kalitesi olmayan