Multilingual Turkish Dictionary

English

English
CHECK CARS FOR EXPLOSIVES : English Turkish

araçları patlayıcı madde taşıyıp taşımadıkları yönünden kontrol etmek

CHECK DESTRUCTION : English Turkish

çekte tahribat, onun geçersiz sayılmasına sebep olan çekte meydana gelen hasar

CHECK DIGIT : English Turkish

numarayı kontrol etmek, kontrol numarası

CHECK DRAWING : English Turkish

ir çekin bankadan karşılığını alma, çeki bankadan bozdurarak para çekme

CHECK FOR CONTRABAND : English Turkish

kaçak mal olup olmadığını kontrol etmek

CHECK IN : English Turkish

kayıt yaptırmak, kaydolmak, giriş yapmak, kaydetmek, girişini yapmak

CHECK LIMITATION : English Turkish

çek vadesi, bir kişinin çekin ödenmesini telep etmesi sürecindeki geçiş periyodu

CHECK LOCK : English Turkish

n. emniyet kilidi

CHECK MARK : English Turkish

ir menü seçeneğinin yanında bulunan ve opsiyonun aktif olduğunu gösteren sembol

CHECK OFF : English Turkish

kontrol işareti koymak

CHECK OUT : English Turkish

çıkış yapmak, ayrılmak, kaydını kapatmak, kontrol etmek, soruşturmak, hesaplamak, öbür dünyayı boylamak, fertiği çekmek

CHECK OUT PILOT : English Turkish

test pilotu, kontrol pilotu, işi pilotluk sertifikası için başvuran adayların yetenek ve hünerlerinin derecesini test etmek olan kimse

CHECK OVER : English Turkish

incelemek

CHECK POINT : English Turkish

n. Kontrol Noktası, internette korunma ve bilgi güvenliği fonksiyonlu karmaşık sistemler üretimi konusunda uzmanlaşmış ve İsrail'de kurulmuş olan bir programlama şirketi

CHECK POINT : English Turkish

n. kontrol noktası

CHECK RATE : English Turkish

ücret talep etmek, kuru değiştirmek

CHECKWEIGHMAN : English Turkish

n. checkweigher, kömür madencileri tarafından seçilen madenden çıkarılan malzemeleri kontrol ederek inceleyip doğruluğunu onaylayan temsilci

CHEDDAR : English Turkish

n. çedar

CHEDDAR CHEESE : English Turkish

çedar peyniri

CHEEBA : English Turkish

n. (Argo) marihuana

CHEEK : English Turkish

n. yanak, avurt, yüzsüzlük, arsızlık, küstahlık

CHEEK : English Turkish

v. küstahlık etmek, arsızca konuşmak, saygısızca konuşmak

CHEEK BY JOWL : English Turkish

aşbaşa, içli dışlı, yan yana, sıkı fıkı

CHEEK POUCH : English Turkish

n. ağıza açılan ve yiyecekleri saklamak için bir kese görevi gören yanak derisindeki zarsı cep (kemirgenlerde, sincaplarda, maymunlarda ve memelilerde)

CHEEKBONE : English Turkish

n. elmacık kemiği