Multilingual Turkish Dictionary

English

English
CLERIHEW : English Turkish

n. taşlama türünde kıta

CLERISY : English Turkish

n. entellektüellerin ve yüksek eğitim görmüş insanların konumu

CLERK : English Turkish

n. kâtip, yazman, yazıcı; müdür [brit.], şef [brit.]; tezgâhtar, resepsiyonist

CLERK : English Turkish

v. yazmanlık yapmak, kâtiplik yapmak, tezgâhtarlık yapmak

CLERK IN HOLY ORDERS : English Turkish

n. rahip, papaz

CLERKDOM : English Turkish

n. bir katibin pozisyonu veya derecesi

CLERKESS : English Turkish

n. bayan ofis çalışanı, bayan katip

CLERKLY : English Turkish

adv. küçük bir ofis çalışanı tavrıyla

CLERKS AND ADMINISTRATORS : English Turkish

ofis çalışanları ve yöneticileri

CLERKSHIP : English Turkish

n. kâtiplik, yazmanlık, tezgâhtarlık

CLEVELAND : English Turkish

n. Ohio'da (ABD) bir şehir; Grover Cleveland (
1908), Birleşik Devletler'in 22'nci ve 24'üncü Devlet Başkanı (
89,
97)

CLEVELAND INDIANS : English Turkish

Cleveland Yerlileri, Cleveland'ın (Ohio) önde gelen Amerikan profesyonel beyzbol takımı

CLEVER : English Turkish

adj. zeki, akıllı, cin gibi, zarif, becerikli, yetenekli; esprili

CLEVER CLEVER : English Turkish

n. akıllı ve yetenekli görünme meraklısı, kendini göstermeye çalışan

CLEVER DICK : English Turkish

n. ukalâ, akıllı görünmeye çalışan kimse

CLEVER MOVE : English Turkish

akıllı strateji, zeki adım, zekice bir faaliyet

CLEVER PERSON : English Turkish

n. cin

CLEVER-CLOGS : English Turkish

n. zeki herif, zeki adam, fiyakalı bir tarzda zeki ve bilgili kimse

CLEVERISH : English Turkish

adj. parlak, kıvrak zekalı, kurnaz

CLEVERLY : English Turkish

adv. akıllıca

CLEVERNESS : English Turkish

n. zekâ, akıllılık, beceriklilik

CLEVIS : English Turkish

n. kenet demiri, çatal

CLEVIS PIN : English Turkish

aletleri vagona bağlamak için kullanılan pim korumalı U şeklindeki cihaz

CLEW : English Turkish

n. yumak, topak, şipka (gemi), hamak ipi (gemi); ipucu, iz, işaret; anahtar

CLEW GARNET : English Turkish

n. kuntra iskota