English
CLINGY : English Turkish
adj. yapışan, yapışkan, sarılan
CLINIC : English Turkish
n. klinik, muayenehane; belirti, çözüm toplantısı
CLINICAL : English Turkish
adj. klinikle ilgili, klinik, hasta başında yapılan; objektif, tarafsız
CLINICAL DEATH : English Turkish
klinik ölüm, beyin ölümü, beynin faaliyetini durdurduğu ve yasamsal fonksiyonların yaşam destek ünitelerince kontrol edilmesi gereken ölüm
CLINICAL DIAGNOSIS : English Turkish
doğrudan gözlem yoluyla yapılan teşhis veya değerlendirme
CLINICAL EXAMINATION : English Turkish
(Tıp) fiziksel muayene, fiziksel tahlil, bir doktorun hastalığın işaretlerini aramak için hastasının bedenini muayene etme işlemi
CLINICAL FINDINGS : English Turkish
tıbbi bulgular, klinik testlerin sonuçları
CLINICAL PSYCHOLOGIST : English Turkish
n. psikoterapist, ruhsal rahatsızlıklar için psikolojik tedavi sağlayan kimse
CLINICAL PSYCHOLOGY : English Turkish
klinik psikoloji, bireylerin ve grupların klinik bir düzenleme içerisinde tedavisi ile uğraşan psikoloji dalı
CLINICAL RECORD : English Turkish
n. hastanın tıbbi geçmişi, tıbbi kayıt
CLINICAL THERMOMETER : English Turkish
n. derece, doktor termometresi, termometre
CLINICAL TRIAL : English Turkish
n. tıbbi araştırma, tıbbi çalışmalar; araştırma çalışması; insanlar üzerinde iki veya daha fazla terapinin kıyaslamalı olarak ölçülmesi için gerçekleştirilen deney (Tıp)
CLINICALLY : English Turkish
adv. klinik bir bakış açısından; duygusuz bir tarzda
CLINICAR : English Turkish
n. gezici klinik
CLINICIAN : English Turkish
n. klinik tedavi uzmanı
CLINICIST : English Turkish
n. klinik çalışmalarda (hastaların direk bakımını içeren klinik işler) ihtisas yapan kimse
CLINK : English Turkish
n. şıngırtı, tıngırtı; kodes; hapishane
CLINK : English Turkish
v. şıngırdamak, şıkırdamak, tıkırdamak, tıngırdamak, şıkırdatmak, şıngırdatmak, çınlatmak, tokuşturmak
CLINK : English Turkish
interj. çın
CLINK GLASSES : English Turkish
v. bir şerefe kaldırmayı teklif etmek veya şerefine içmek, kadeh kaldırmak, şerefe yapmak
CLINKED GLASSES : English Turkish
şerefe yapma, kaldırılmış bardak
CLINKER : English Turkish
n. klinker, tuğla, kiremit tuğlası, cüruf, donmuş lâv kütlesi
CLINKER BUILT : English Turkish
adj. bindirme kaplamalı (gemi)
CLINKING : English Turkish
n. tıkırtı, tıngırtı
CLINKING GLASSES : English Turkish
kadeh kaldırma, bir bardağı kaldırma
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani