Multilingual Turkish Dictionary

English

English
COMMUTER : English Turkish

n. her gün işe trenle gidip gelen kimse; banliyöde yaşayan kimse; akım çevirici

COMMUTER BELT : English Turkish

n. banliyö bölgesi

COMMUTER MARRIAGE : English Turkish

n. commuter marriage, işlerinin yerleri nedeniyle ayrı yaşayan ve birbirini görmek ve birlikte olmak için devamlı olarak yolculuk eden çift arasındaki evlilik

COMMUTER TAX : English Turkish

taşıma vergisi, yolculuk etme vergisi, yurt dışına seyahat vergisi

COMMUTER TRAIN : English Turkish

n. banliyö treni

COMMUTERVILLE : English Turkish

n. varoşlar, banliyö

COMMUTING : English Turkish

n. işe gidiş-geliş, ev ve iş arasında ileri geri yolculuk yapma eylemi

COMMUTING HOURS : English Turkish

ev ile iş arasındaki gidiş geliş saatleri, işe gidiş ve dönüş arsasında geçen saatlerin sayısı

COMMUTING TIME : English Turkish

ev ile iş arasında geçen gidiş dönüş zamanı, işe gidiş ve dönüş arsasında geçen zaman

COMO : English Turkish

n. bir soyadı; kuzey İtalya'da bir şehir ve göl

COMO ESTAS : English Turkish

como estas, nasılsın?, ne var ne yok?, seninle ilgili neler oluyor? (İspanyolca)

COMO LAKE : English Turkish

Como Gölü, kuzey İtalya'da Como şehri yakınlarında bulunan bir göl

COMORAN : English Turkish

n. Komorlu, Komor Adaları yerlisi veya burada yaşayan

COMORAN : English Turkish

adj. Komor Adaları'nın veya burarı ile ilgili, Komor Adaları'na özgü

COMORBIDITY : English Turkish

n. eş zamanlı hastalık, (Tıp) birincil tıbbi soruna ek olarak başka hastalıklar veya tıbbi durumların varlığı (iyileşme zamanını ve tedavi yöntemlerini etkiler)

COMORO : English Turkish

n. Komor, Comoro Islands (Komor Adaları) (Hint Okyanusu'nda bulunan bir adalar grubu)

COMORO ISLANDS : English Turkish

Komor Adaları, Afrika'nın doğu kıyısında bulunan bir adalar grubu

COMOROS : English Turkish

n. Komorlar, Komor Birliği, güney Afrika'da Mozambik kıyısında bulunan üç adadan oluşan ülke

COMP : English Turkish

v. comp, daktilo yazısını belirlemek veya düzenlemek (Baskı); ücretsiz sağlamak; karşılıksız hediye veya hizmet ile sağlamak; caz solistine doğaçlama şeklinde eşlik etmek (Müzik)

COMP : English Turkish

n. bilgisayar, matematiksel hesaplamalar ve bilgi işlemi gerçekleştiren ve sonuçları bilgi alan elektronik makine

COMPACT : English Turkish

n. küçük araba; sözleşme, anlaşma, pudralık

COMPACT : English Turkish

v. sıkılaştırmak, yoğunlaştırmak, sıkıştırmak

COMPACT : English Turkish

adj. sıkı, yoğun; özlü, öz, kompakt, kısa ve etkili (anlatım)

COMPACT CAMERA : English Turkish

n. kompakt fotoğraf makinesi

COMPACT CAR : English Turkish

n. küçük araba