Multilingual Turkish Dictionary

English

English
CONFIDENTIALITY AGREEMENT : English Turkish

n. gizlilik anlaşması, bir şahsın işveren veya müşteri ile çalışırken bilgiyi ortaya çıkarmaması veya kötüye kullanmaması gerektiği anlaşma, ticaret sırlarının onlara erişimi olan kişiler tarafından kötüye kullanılmasından korumak için düzenlenen sözleşme

CONFIDENTIALLY : English Turkish

adv. gizlice, sır olarak; güvenerek, tereddüd etmeden

CONFIDENTIALLY SPEAKING : English Turkish

aramızda kalsın, laf aramızda

CONFIDENTIALNESS : English Turkish

n. güvenilir olma niteliği, gizlilik, mahremiyet; güven, itimat, inanç

CONFIDENTLY : English Turkish

adv. güvenli olarak, emin olarak, kendine güvenerek, ataklıkla

CONFIDER : English Turkish

n. sır veren kimse, sırrını başkasıyla paylaşan kimse

CONFIDING : English Turkish

adj. güven duyulan, şüphe edilmeyen

CONFIG : English Turkish

CONFIG.SYS dosyası, DOS işletim sistemi konfigürasyon tanımlamalarını içeren dosya (Bilgisayar)

CONFIG : English Turkish

yapılandırma, düzenleme, oluşma, ayarlama (Bilgisayar)

CONFIG SYS : English Turkish

DOS işletim sistemi konfigürasyon tanımları dosyası

CONFIGURABLE : English Turkish

adj. ayarlanabilir, düzenlenebilir, biçimlendirilebilir, yapısı tanımlanabilir

CONFIGURATION : English Turkish

n. biçim, konum, gruplaşma; yıldız kümesi, gezegenlerin konumu

CONFIGURATION FILE : English Turkish

konfigürasyon dosyası, işletim sistemi için parametreler ve tanımlar içeren bilgisayar dosyası

CONFIGURATION MANAGER : English Turkish

Konfigürasyon Yöneticisi, bir Windows 95 tak ve çalıştır sisteminde aygıtların sisteme kurulumuyla ilgili merkez öğesi

CONFIGURATIONAL : English Turkish

adj. konbiçimsel, parçaların düzenlenmesi ile ilgili

CONFIGURATIONALLY : English Turkish

adv. konfigürasyon içinde, konfigürasyonel bir şekilde; konfigürasyon ile ilgili olarak; bir bilgisayar sistemini oluşturan bileşenlerle ilgili (Bilgisayar)

CONFIGURATIVE : English Turkish

adj. konfigürasyona ilişkin olan, konfigürasyona ait veya ilgili, unsurların düzenlemesi ile ilgili

CONFIGURE : English Turkish

v. yapılandırmak, belirli bir konfigürasyondan parçalar düzenlemek; bilgisayar sistemi birleştirmek

CONFINE : English Turkish

v. sınırlamak, tutmak, hapsetmek, kapamak; loğusa olmak

CONFINE : English Turkish

n. sınır

CONFINE ONESELF TO : English Turkish

v. yetinmek, kanaat etmek

CONFINED : English Turkish

adj. sınırlanmış, hapsedilmiş, kapatılmış, loğusa

CONFINED TO BED : English Turkish

n. yatalak

CONFINEMENT : English Turkish

n. kapatılma, hapsedilme, sınırlama, hapis; loğusalık

CONFINEMENT ORDER : English Turkish

kapatılma emri, çalışanların grev yapmalarını yasaklayan hükümet emri