Multilingual Turkish Dictionary

English

English
COUNTER AN ACCUSATION : English Turkish

suçlamaya karşı çıkmak, bir iddiayı reddetmek, bir suçlamaya itiraz etmek

COUNTER AN INITIATIVE : English Turkish

ir girişime karşı çıkmak, bir teşebbüse karşı koymak, bir girişime karşı olmak

COUNTER CLOCKWISE : English Turkish

adv. nün tersi, saatin tersi yönde, saat akrebi yönü

COUNTER GUARANTEE : English Turkish

karşı garanti, alıcının ona garanti veren birine verdiği garanti, karşılıklı garanti

COUNTER INTELLIGENCE : English Turkish

n. karşı istihbarat, karşı casusluk, düşman casusluğunu belirleme ve önlemeyi amaçlayan casusluk

COUNTER MEASURE : English Turkish

karşı önlem, karşı hareket, misilleme önlemi

COUNTER MEASURES : English Turkish

Karşı Tedbirler, uçakların füzelere karşı kullandıkları metot (ısıya duyarlı ışıklar, frekans karıştırıcılar vs ile)

COUNTER TO ALL RULES : English Turkish

adv. bütün kurallara aykırı

COUNTER WEIGHT : English Turkish

n. Karşı Ağırlık, hesaplanmış bir dengesizliği azaltmak için bir cisme eklenen ağırlık

COUNTER-ATTACK : English Turkish

karşı saldırı, geri vuruş, misilleme saldırısı

COUNTER-ATTRACTION : English Turkish

karşı çekim, başka bir çekime karşılık olarak sunulan çekim

COUNTER-BALANCE : English Turkish

karşı denge, ağırlığı eşitlemek için konulan bir şey, ağırlığı dengelemek için kullanılan bir şey

COUNTER-DEMONSTRATION : English Turkish

karşı gösteri, başka bir halk protestosunun görüşlerini veya hareketlerini protesto etmek için yapılan halk protestosu

COUNTER-EXAMPLE : English Turkish

n. karşı örnek, genel iddianın prensiplerini yıkan veya karşı çıkan örnek

COUNTER-REVOLUTION : English Turkish

karşı devrim, devrim ile devrilen sistemi yeniden kurmak isteyen siyasi hareket

COUNTER-TOP DISHWASHER : English Turkish

set üstü bulaşık makinesi, tezgah üstüne konulan küçük bulaşık makinesi

COUNTERACT : English Turkish

v. karşı koymak, etkisiz hale getirmek, etkisizleştirmek

COUNTERACTION : English Turkish

n. karşı koyma, karşı hareket; etkisini yok etme

COUNTERACTIVE : English Turkish

adj. karşı koyan, karşı harekette bulunan

COUNTERACTIVELY : English Turkish

adv. etkisini bozarak, etkisini bozan bir şekilde (karşıt kuvvet tarafından etkisizleştirilerek)

COUNTERACTIVENESS : English Turkish

n. karşı koyma niteliği, etkisini bozma niteliği (karşıt kuvvet tarafından etkisizleştirilerek)

COUNTERATRACTION : English Turkish

n. karşı çekim

COUNTERATTACK : English Turkish

n. karşı saldırı, karşı atak, kontratak

COUNTERATTACK : English Turkish

v. karşı saldırıda bulunmak, kontratak yapmak

COUNTERBALANCE : English Turkish

n. eş ağırlık, karşılık