English
CRISIS : English Turkish
n. buhran, kriz, bunalım; dönüm noktası
CRISIS SITUATIONS : English Turkish
kriz durumları, çok önemli durumlar, "eğme veya kırma" noktası
CRISP : English Turkish
v. gevrekleştirmek, dalgalandırmak, gevrekleşmek, kıvrılmak, kıvırmak
CRISP : English Turkish
adj. gevrek; çıtır çıtır, kırışık, kıtır kıtır, kıvırcık; taze, gıcır gıcır, canlı; zindeleştiren
CRISP TOASTS : English Turkish
n. kıtır tost
CRISPATE : English Turkish
adj. bukleli, kıvrımlı; dalgalı, kıvırcık; buruşuk
CRISPATION : English Turkish
n. büklüm, kıvrım; gevreklik
CRISPBREAD : English Turkish
n. kraker, kuru gevrek tatlandırılmamış kraker
CRISPEN : English Turkish
v. gevremek, gevretmek, gevrek ve kıtır kıtır hale getirmek, gevrekleştirmek; gevrek gibi olmak
CRISPER : English Turkish
n. sebzelik, sebzelerin taze olarak saklandığı buzdolabı bölümü
CRISPHEAD LETTUCE : English Turkish
n. crisphead lettuce, göbek salata, üst üste gelen yaprakları yuvarlak baş oluşturdukları marul türü
CRISPIN : English Turkish
n. bir erkek adı; bir soyadı
CRISPIN GLOVER : English Turkish
(1964 doğumlu) daha çok "Back to the Future (Geleceğe Dönüş)" filmindeki rolüyle bilinen Amerikalı bir televizyon ve sinema oyuncusu
CRISPINESS : English Turkish
n. çıtır çıtır olma, gevreklik, çıtır çıtırlık
CRISPLY : English Turkish
adv. buruşuk bir şekilde, kırılgan bir biçimde; keskince ve anlaşılır bir biçimde (konuşma veya ses tonu şekli ile ilgili)
CRISPNESS : English Turkish
n. tazelik, gevreklik; körpelik, zindelik, canlılık
CRISPS : English Turkish
n. patates cipsi, cips
CRISPUS ATTUCKS : English Turkish
n. (
1770) Devrim Savaşı sırasından Amerikan Kolonistleri tarafında yer alarak Britanyalılara karşı savaşmış olan siyahî bir adam (bu savaşta ilk öldürülenlerden biri)
CRISPY : English Turkish
adj. gevrek, çıtır çıtır, kırışık; kıvırcık; canlı, zinde, canlandırıcı
CRISS CROSS : English Turkish
v. çapraz geçiş, kesişen çizgiler ile işaretlemek; birkaç defa kesişmek, tekrara tekrar kesişmek; ileri geri hareket etmek
CRISS CROSSING : English Turkish
çapraz bir şekilde geçmek, zikzak yapmak, bir yüzey içinden tekrar tekrar ileri geri hareket etmek
CRISSCROSS : English Turkish
n. çapraz kesişen doğrular; çaprazlama işaret
CRISSCROSS : English Turkish
v. çapraz çizgiler çizmek; çaprazlama gidip gelmek
CRISSCROSS : English Turkish
adj. çaprazlama çizgili, çapraz
CRISSCROSS : English Turkish
adv. çaprazımsı, tersine, aksine
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani