Multilingual Turkish Dictionary

English

English
CURIOUSNESS : English Turkish

n. meraklılık, çok soru sorma, ilgi, her şeye burnu sokma

CURIUM : English Turkish

n. küriyum, metal kimyasal element

CURL : English Turkish

n. büklüm, bukle, lüle, saç lülesi; kıvırma, bükme

CURL : English Turkish

v. kıvırmak, dalgalandırmak, bükmek, kıvrılmak, kıvırcık olmak

CURL ONE'S LIPS : English Turkish

dudak bükmek

CURL UP : English Turkish

kıvırmak, bükmek, kıvrılmak, bükülmek

CURLED : English Turkish

adj. kıvırcık, lüle lüle, sarmal, kıvrımlı

CURLED UP IN HIS CORNER : English Turkish

köşesine çekildi, köşesine sindi, soyutlanmış

CURLER : English Turkish

n. bigudi, lüleler oluşturmak için saça dolanan silindir şeklindeki küçük boru

CURLEW : English Turkish

n. çulluk

CURLICUE : English Turkish

n. kıvrımlı çizgi; süslü kıvrım

CURLINESS : English Turkish

n. kıvırcıklık, dalgalı olma, kıvırcık olma

CURLING : English Turkish

n. kıvırma, kıvrılma

CURLING IRON : English Turkish

saç maşası, saçı kıvırcık yapmak için kullanılan elektrikli el aleti

CURLING IRONS : English Turkish

saç maşası

CURLING TONGS : English Turkish

saç maşası

CURLPAPER : English Turkish

n. saç sarma kâğıdı, bigudi kâğıdı

CURLS : English Turkish

n. kıvırcık

CURLY : English Turkish

adj. kıvır kıvır, kıvırcık, bukleli, kıvrımlı

CURLY BRACKETS : English Turkish

süslü ayraçlar, ayraçlar, kıvrımlı paranteze benzeyen yazılı işaret çifti "{ }"

CURLY CABBAGE : English Turkish

kıvırcık lahana, bir çeşit yapraklı sebze

CURLY FLEECED SHEEP : English Turkish

n. kıvırcık

CURLY HEAD : English Turkish

n. kıvırcık

CURLY PATE : English Turkish

n. kıvırcık

CURMUDGEON : English Turkish

n. aksi kimse, cimri tip