Multilingual Turkish Dictionary

English

English
DANCE ATTENDANCE ON : English Turkish

v. bir dediğini iki etmemek, birinin emirlerine her zaman itaat etmeye hazır olmak, itaatli ve dikkatli bir şekilde beklemek

DANCE ATTENDANCE UPON SOMEONE : English Turkish

v. etrafında dört dönmek, dalkavukluk etmek, çıkar sağalama amacıyla yağ çekmek, memnun etmek veya çıkar sağlamak için çok fazla üzerine düşmek

DANCE BAND : English Turkish

dans grubu, dans müziği çalan müzisyenler grubu

DANCE CLUB : English Turkish

dans kulübü, gece kulübü, müzik dinleme ve dans etme salonu

DANCE COMPANY : English Turkish

dans grubu, birlikte antrenman ve halk gösterileri yapan dansçılar topluluğu

DANCE FLOOR : English Turkish

dans pisti, göstericilerin üzerinde dans ettikleri yüzey

DANCE HALL : English Turkish

dans salonu

DANCE IN A CIRCLE : English Turkish

daire oluşturarak dans etmek, müzik sesine göre daire içinde ve ritmik bir şekilde hareket etmek

DANCE IN ATTANDANCE : English Turkish

etrafında dört dönme

DANCE MACABRE : English Turkish

ölümle ilgili dans, ölüm dansı (insanları mezara götüren Ölüm’ü simgeleyen iskeletin alegorik dansını hatırlatan)

DANCE MARATHON : English Turkish

dans maratonu, dans yarışı

DANCE MUSIC : English Turkish

dans müziği, dans emek için olan müzik

DANCE OF DEATH : English Turkish

ölüm dansı

DANCE STUDIO : English Turkish

dans kursu, dansın öğretildiği ve koreografisi yapıldığı yer

DANCE THERAPY : English Turkish

dans terapisi, fiziksel veya ruhsal rahatsızlığı dans ile tedavi etmek

DANCE TO ANOTHER TUNE : English Turkish

döneklik etmek, fikrini değiştirmek; davranışını değiştirmek

DANCE TO SMB.'S PIPE : English Turkish

suyuna gitmek

DANCE TO SMB.'S TUNE : English Turkish

suyuna gitmek

DANCE TO SOMEONE'S WHISTLE : English Turkish

v. bir kimsenin buyruklarına göre hareket etmek, bir kimseye senin davranışlarını veya tavrını yönlendirmesine izin vermek

DANCE TO THE MUSIC OF : English Turkish

- müziği eşliğinde dans etmek,
müziğini dinleyerek dans etmek; bir kimseye senin davranışlarını veya tavrını yönlendirmesine izin vermek

DANCE TO THE TUNE OF : English Turkish

- müziği eşliğinde dans etmek,
müziğini dinleyerek dans etmek; bir kimseye senin davranışlarını veya tavrını yönlendirmesine izin vermek

DANCE WITH ABANDON : English Turkish

hiç çekinmeden dans emek, serbestçe dans etmek

DANCEABLE : English Turkish

adj. dans edilebilir, dans etmek için uygun

DANCED ATTENDANCE ON HIM : English Turkish

çok üzerine düştü, ona aşırı derecede ilgi gösterdi

DANCED ON HIS GRAVE : English Turkish

öldüğüne sevindi, öldüğü için mutluydu