Multilingual Turkish Dictionary

English

English
DESOLATE : English Turkish

v. terketmek, kimsesiz bırakmak; üzmek, perişan etmek

DESOLATE : English Turkish

adj. ıssız, tenha, terkedilmiş; kimsesiz; perişan, harap

DESOLATELY : English Turkish

adv. terk edilmiş bir şekilde; harap bir şekilde, sefil bir şekilde

DESOLATENESS : English Turkish

n. terk edilmişlik, boşluk, ıssızlık, tenhalık, yalnızlık; verimsizlik, çoraklık; bunalım, umutsuzluk, depresyon, melankoli, ümitsizlik

DESOLATION : English Turkish

n. kimsesizlik, yalnızlık; ıssızlık; haraplık, harabe, virane; perişanlık, üzüntü

DESORB : English Turkish

v. ayrıştırmak, emilmiş bir maddeyi geri çıkarmak

DESORBTION : English Turkish

n. ayrıştırma, emilmiş bir maddeyi geri çıkarma işlemi

DESOTO PATROL : English Turkish

Desoto devriyesi, Vietnam Savaşı sırasında istihbarat toplamak için hazırlanmış Amerikan deniz devriyesi

DESOXYRIBONUCLEIC ACID : English Turkish

desoksiribonükleik asit, tüm canlı organizmalarda bulunan ve genetik özellikleri içeren ve taşıyan makro-molekül, DNA

DESPAIR : English Turkish

n. çaresizlik, umutsuzluk, ümidini yitirme

DESPAIR : English Turkish

v. umudunu kesmek, umutsuzluğa düşmek

DESPAIRING : English Turkish

adj. umutsuz, çaresiz

DESPAIRINGLY : English Turkish

adv. umutsuzca, çaresizce

DESPATCH : English Turkish

n. gönderi

DESPATCH GOODS : English Turkish

n. ekspresle gönderilen mal

DESPATCH NOTE : English Turkish

n. gönderme belgesi, irsaliye

DESPATCH RIDER : English Turkish

n. ulak, haberci, postacı

DESPATCHER : English Turkish

n. haberci, kurye, mesaj veya eşya gönderen kimse; tren ve diğer türlü ulaşım araçlarının kalkışını kontrol eden kimse

DESPERADO : English Turkish

n. umutsuz kimse; her şeyi göze almış kimse; gözü dönmüş kimse; çılgın

DESPERATE : English Turkish

adj. çaresiz, umutsuz, her şeyi göze almış, gözükara; korkunç, vahim, azgın; aşırı

DESPERATE CONDITION : English Turkish

çaresiz durum, ümitsiz durum, umutsuz durum

DESPERATE CRIMINAL : English Turkish

gözü dönmüş cani, saldırgan suçlu

DESPERATE REMEDY : English Turkish

n. son çare

DESPERATELY : English Turkish

adv. umutsuzca, can havli ile; vahim; tam; aşırı; son derece

DESPERATELY IN LOVE : English Turkish

adv. karasevdalı