English
DICHLOROPHENOXYACETIC ACID : English Turkish
diklorofenoksiasetik asit, yabani otları yok etmek için kullanılan kimyasal bir toz
DICHOGAMIC : English Turkish
adj. (Botanik) dikogamik, dikogaminin, dikogami ile ilgili, kendi kendini döllemeyi önlemek amacıyla erkek ve dişi üreme organlarının farklı zamanlarda olgunlaşması ile ilgili (bitkilerde)
DICHOGAMOUS : English Turkish
adj. (Botanik) dikogami ile ilgili, kendi kendini döllemeyi önlemek amacıyla erkek ve dişi üreme organlarının farklı zamanlarda olgunlaşması ile ilgili (bitkilerde)
DICHOGAMY : English Turkish
n. dikogami, kendi kendini döllemeyi önlemek amacıyla erkek ve dişi üreme organlarının farklı zamanlarda olgunlaşması (Botanik)
DICHOTOMOUS : English Turkish
adj. iki parçaya ayrılmış, çatal şeklinde, ikiye bölünmüş
DICHOTOMOUS SCALE : English Turkish
dikotom ölçek, iki kategorili ölçek (evet veya hayır, 1 veya 2 vs gibi)
DICHOTOMOUSLY : English Turkish
adv. ikiye ayrılmış bir şekilde, ikiye bölünmüş bir şekilde
DICHOTOMY : English Turkish
n. ikiye ayrılma, çatallanma; iki karşıt gruba bölünme
DICHROIC : English Turkish
adj. dikroyik, iki renkli, çift renkli olan
DICHROISM : English Turkish
n. dikroizm, iki renklilik, farklı koşullarda bakıldığında maddenin iki farklı renk gösterdiği görme olayı
DICHROITIC : English Turkish
adj. dikroik ile ilgili, farklı koşullara bakıldığında iki farklı renk gösteren
DICHROMAT : English Turkish
n. dikromat, iki renkçil, sadece iki renk görebilen, dikromatizm (çift renkçilik, bir tür renk körlüğü) hastası kimse
DICHROMATE : English Turkish
n. dikromat, çift kromat (Kimya)
DICHROMATIC : English Turkish
adj. iki renkli; ana renklerin sadece ini ayırdedebilen
DICHROMATISM : English Turkish
n. iki renkli, çift renkli olma; dikromatizm, iki renkçillik, sadece iki renk görme, çift renkçilik, bir tür renk körlüğü
DICHROMIC : English Turkish
adj. iki renkli, iki renkli olan, iki kromlu
DICING : English Turkish
n. kumar oynama, zar oyunu oynama; kare ve baklava dilimi şekilleriyle süsleme
DICK : English Turkish
n. adam, dedektif, herif, çük [arg.], kamış [arg.], penis
DICK : English Turkish
n. (Argo) dedektif; genç adam, herif (Aşağılayıcı); penis, yarak (Kaba)
DICK AROUND : English Turkish
(Argo) dalgasına bakmak, dalga geçmek, oyalanmak
DICK CHENEY : English Turkish
n. Dick Cheney, Richard Bruce Cheney (1941 doğumlu), George W. Bush'un cumhurbaşkanı yardımcısı olan Amerikalı devlet adamı ve politikacı
DICK SEAT : English Turkish
katlanabilir oturak, katlanır koltuk, katlanır sandalye
DICKCISSEL : English Turkish
n. sarılı çinte, serçeye benzeyen ve anavatanı güney Ontario (Kanada) ile orta Birleşik Devletler olan bir kuş türü
DICKENS : English Turkish
n. şeytan
DICKENSIAN : English Turkish
adj. Dickens'e ait, Charles Dickens ile ilgili veya onun yazı üslubu
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani