Multilingual Turkish Dictionary

English

English
EPILATOR : English Turkish

n. epilatör

EPILEPSY : English Turkish

n. sara, epilepsi

EPILEPTIC : English Turkish

n. saralı kimse

EPILEPTIC : English Turkish

adj. saralı, epileptik; saraya ait

EPILEPTOID : English Turkish

adj. epilepsi benzeri, epilepsiye (nörolojik hastalık) benzeyen

EPILIMNION : English Turkish

n. rüzgar tarafından devir daim yaptırılan ve genellikle aynı sıcaklıkta olan bir göl veya kaynaktaki suyun üst katmanının (suyun yüzeyinin) ısınması

EPILOG : English Turkish

n. son söz, sonuç bölümü

EPILOGUE : English Turkish

n. son söz; sonuç bölümü

EPIMER : English Turkish

n. epimer, aldehit grubu içeren şeker bileşiği türü (Kimya)

EPIMERIC : English Turkish

adj. (Kimya) epimerlerle alakalı, zincirin son asimetrik karbon atomunda farklı hidroksil grubu ve hidrojen grubu dizilişleri olan aldehit grubu içeren şeker stereoizomerler ile alakalı

EPIMORPHOSIS : English Turkish

n. epimorfoz, gelişme şekli, gelişme tarzı (Zooloji)

EPINEPHRIN : English Turkish

n. epinefrin, adrenalin, adrenal bezi tarafından salgılanan hormon

EPINEPHRINE : English Turkish

n. epinefrin, adrenalin, adrenal bezi tarafından salgılanan hormon

EPIPHANY : English Turkish

n. Epifani, (Hristiyanlık) İsa Mesih'in doğumunu kutlamak için bir yıldızı takip ederek Beytüllahim'e giden bilgelerin (üç kral) ziyaretini hatırlamak için 6 Ocak'ta kutlanılan dini bayram, Üç Kralın günü

EPIPHANY : English Turkish

n. görünüş

EPIPHANY : English Turkish

n. tanrı'nın görünmesi, epifani (hristiyan yortusu)

EPIPHENOMENALISM : English Turkish

n. bilincin/şuurun fizyolojik süreçlerin ikincil/yan yaradılışı olduğunu ifade eden teori

EPIPHENOMENON : English Turkish

n. bir hastalığın yan/tali semptomları veya komplikasyonları; diğerinden kaynaklanan ikincil fenomen/olgu

EPIPHORA : English Turkish

n. gözyaşı kanallarının kapanması veya büzülmesi sebebiyle gözyaşlarının gözden taşması (Tıp); bir kelimenin tekrarı/yinelenmesi (Retorik)

EPIPHYSEAL : English Turkish

adj. epiphysis ile alakalı, epiphysise ait, ana kemikten ayrı olarak kemikleşen ve daha sonra onunla birleşen bir kemiğin ucu ile alakalı (Anatomi)

EPIPHYSIAL : English Turkish

adj. epiphysis ile alakalı, epiphysise ait, ana kemikten ayrı olarak kemikleşen ve daha sonra onunla birleşen bir kemiğin ucu ile alakalı (Anatomi)

EPIPHYSIS : English Turkish

n. ana kemikten ayrı olarak kemikleşen ve daha sonra onunla birleşen bir kemiğin ucu (Anatomi)

EPIPHYTE : English Turkish

n. asalak olmayan konuk bitki

EPIPHYTIC : English Turkish

adj. asalak olmayan konuk bitki ile alakalı

EPIPLOIC : English Turkish

adj. bağırsakları saran zara ait, bağırsakları saran zarla alakalı, karın yapılarını destekleyen ve birleştiren karın zarı kıvrımları ile alakalı (Anatomi)