English
ESAU : English Turkish
n. Esau, Edom, doğuşan kazanılan hakkını erkek kardeşi Jacob'a satan Isaac ve Rebekah'nın ilk oğulları (İncil’le ilgili)
ESC KEY : English Turkish
esc tuşu, programlardan çıkmak için kullanılan klavye tuşu
ESCABECHE : English Turkish
n. sosta (zeytinyağı, sirke, bitkiler ve baharatlar) marine edilmiş balık (yaklaşık bir gün) içeren ve daha sonra kızartılan veya sıcak suda kaynatılan ve aperatif/meze olarak soğuk servis edilen İspanyol yemeği
ESCADRILLE : English Turkish
n. hava kuvvetleri uçak filosu
ESCALADE : English Turkish
v. merdivenle çıkarak saldırmak
ESCALATE : English Turkish
v. yükseltmek, artırmak, yükselmek, çıkmak, kızıştırmak
ESCALATE VIOLENCE : English Turkish
şiddeti artırmak
ESCALATED : English Turkish
adj. yükseltilmiş, artırılmış, şiddetlenmiş, şiddetlendirilmiş
ESCALATED VIOLENCE : English Turkish
şiddetlenmiş çatışma veya düşmanlık, artan güç kullanımı
ESCALATING : English Turkish
adj. ağırlaştırıcı, kötüleştirici; artan, çoğalan
ESCALATION : English Turkish
n. yükselme, pahalanma; kızışma, gerginlik
ESCALATION OF VIOLENCE : English Turkish
şiddetin artması, şiddetin çoğalması, savaş veya düşmanlığın şiddetlenmesi, kuvvet kullanımının artması
ESCALATOR : English Turkish
n. yürüyen merdiven; eskalasyon şartı; enflasyona uyumlu maaş artışı maddesi
ESCALATOR CLAUSE : English Turkish
eskalasyon şartı, enflasyona göre maaş artışı maddesi
ESCALLOP : English Turkish
n. yivli kabuğu ile çift kabuklu deniz yumuşakçası çeşidi; bir kenarı/sınırı oluşturan kavisli çıkıntılar serisinin biri; oluklu veya yivli örnek/şekil
ESCALLOP : English Turkish
v. bir sıvı içerisinde yemek parçalarını pişirmek (genellikle ekmek kırıntıları malzemesi ile)
ESCALOPE : English Turkish
n. eskalop, et dilimi, şnitzel
ESCAPABLE : English Turkish
adj. kaçınılabilir, sakınılabilir
ESCAPADE : English Turkish
n. hoppalık, çılgınlık; kaçamak
ESCAPE : English Turkish
n. kaçış, kaçma, firar, kaçış yolu; kurtuluş, kurtulma; sızıntı, kaçak; dinlendirici şey
ESCAPE : English Turkish
v. kaçmak, firar etmek, kurtulmak, paçayı sıyırmak (Argo), atlatmak, kaçıp kurtulmak; gözünden kaçmak, aklına gelmemek, hatırından çıkmak; sızmak, kaçak yapmak
ESCAPE ARTIST : English Turkish
n. zincirlerden kurtulma şovu sunan sanatçı
ESCAPE BY A HAIRBREADTH : English Turkish
kıl payı kurtulmak, ucuz kurtulmak
ESCAPE BY THE SKIN OF ONE'S TEETH : English Turkish
zar zor kaçma, zar zor yakasını kurtarma, az önce kaçmış olma
ESCAPE CLAUSE : English Turkish
fesih maddesi, bir kontratta bir tarafa kendini serbest bırakma hakkı veren madde/koşul
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani