Multilingual Turkish Dictionary

English

English
ESTROGENIC SUBSTANCES : English Turkish

östrojen (dişi seks/cinsiyet hormonu) içeren maddeler

ESTRONE : English Turkish

n. östorejen (dişi seks/cinsiyet hormonu); hormonal problemlerin tedavisinde kullanılan ilaç

ESTROUS : English Turkish

adj. cinsel yönden hazır olma dönemine ait, cinsel istek süreci ile alakalı (Zooloji)

ESTRUS : English Turkish

n. kızışma, kızgınlık dönemi, cinsel aktivite durumu (Zooloji)

ESTUARY : English Turkish

n. haliç, nehir ağzı

ESTUARY ENGLISH : English Turkish

n. Estary İngilizce, Londra ve çevresinde ve İngiltere'nin güneydoğu bölgesinde konuşulan İngilizcenin bir şekli

ESTUFA : English Turkish

n. Pueblo Kızılderilileri'nin evindeki toplantı odası

ESU : English Turkish

Elektrostatik Birim, Elektrik birimleri sistemi; cgs (Santimetre-Gram-Saniye sistemi) yük birimi

ESURIENT : English Turkish

adj. aç, obur, açgözlü

ET : English Turkish

n. Et, temel kimyasal element

ET : English Turkish

suff. cik

ET AL : English Turkish

ve diğerleri, ve saire

ET ALII : English Turkish

(Latince) "ve diğerleri", vesaire

ET CETERA : English Turkish

ve benzeri gibi, ve saire

ET TU, BRUTE? : English Turkish

sende mi, Brütüs? (katilleri arasında en güvendiği arkadaşınıda gören Sezar tarafından söylendiğine inanılan sözler)

ETA : English Turkish

ETA, İspanya'da gizli Bask hareketi (İspanya'dan bağımsızlık kazanmak ve Bask ulusu olmak için terörizm aracılığı ile mücadele eden)

ETA : English Turkish

ETA, bir kişinin (ya da aracın, vs.) belirli bir yere ulaşması beklenen yaklaşık saat

ETA : English Turkish

n. yunancanın yedinci harfi

ETAGERE : English Turkish

n. etejer, açık raflı ilginç sehpa (Fransızca)

ETAY : English Turkish

n. Etay, erkek ismi

ETC. : English Turkish

adv. ve benzeri gibi, ve saire, v.b., v.s

ETCETERA : English Turkish

n. falan filân, ufak tefek şeyler

ETCETERAN TRIFLES : English Turkish

n. ufak tefek şeyler

ETCETERAS : English Turkish

n. detaylandırılmayan ilave insanlar veya şeyler

ETCH : English Turkish

v. oymak; asitle hakketmek, hakketmek; kabartma yapmak; yeretmek; iz bırakmak