Multilingual Turkish Dictionary

English

English
FLIT : English Turkish

n. taşınma, başka eve taşınma

FLIT : English Turkish

v. uçuşmak, geçip gitmek, uçup gitmek, taşınmak, başka eve taşınmak

FLITCH : English Turkish

v. domuz döşü (tuzlanmış), dil balığı eti (tek parça), uzun kereste

FLITTER : English Turkish

n. uçup giden kimse veya şey; kanat çırpma hareketi; dekorasyon için kullanılan metal parça

FLITTERMOUSE : English Turkish

n. (Zooloji) flickermouse, Avrupa'ya özgü küçük yarasa

FLITTING : English Turkish

n. evi taşıma eylemi (İngiliz İngilizcesi); ihtilaf, anlaşmazlık (İskoçça kullanımı); tatlı tatlı ve hızlıca uçma

FLIVVER : English Turkish

n. külüstür araba, külüstür uçak, fiyasko, başarısızlık

FLO : English Turkish

n. Flo, kadın ismi (Florence isminin kısaltması)

FLOAT : English Turkish

n. yüzen şey, sal, şamandıra, duba, olta mantarı, yüzme kesesi, döner sermaye, mala

FLOAT : English Turkish

v. yüzmek, su üzerinde durmak, batmamak, süzülmek, dolaşmak, yüzdürmek, kurmak (şirket), yaymak, piyasaya çıkarmak, dalgalanmak

FLOAT BRIDGE : English Turkish

n. sallı köprü

FLOAT WITH THE STREAM : English Turkish

akıntı ile birlikte hareket etmek

FLOATABILITY : English Turkish

n. yüzebilirlik; yüzdürülebilirlik

FLOATABLE : English Turkish

adj. yüzebilen, suda durabilen

FLOATAGE : English Turkish

n. suya batmama; yüzebilirlik; yüzen nesne; tekne, bot; yüzen döküntü, yüzen çer çöp

FLOATATION : English Turkish

n. yüzme; denize indirme, yüzdürme; bir işe başlama eylemi

FLOATEL : English Turkish

n. yüzen otel, otele dönüştürülen ve otel gibi kullanılan bot veya gemi (zaman zaman sabit olarak bir limana bağlanır)

FLOATER : English Turkish

n. kurucu, devlet tahvili, sağlam hisse senedi, sürekli iş değiştiren kimse, yüzen şey, hata, aptallık, enayilik

FLOATING : English Turkish

adj. yüzen, yüzer, gezici, sabit olmayan, dalgalanan, değişen, döner (sermaye)

FLOATING BRIDGE : English Turkish

yüzer köprü, yüzen cisimlerle desteklenen su üzerindeki köprü (askeri veya diğer) (botlar, sallar, vb.)

FLOATING CAPITAL : English Turkish

döner sermaye

FLOATING CHARGE : English Turkish

orçlunun varlıklarına ihtiyati haciz koydurma

FLOATING CRANE : English Turkish

n. dubalı vinç, yüzer vinç

FLOATING DEBT : English Turkish

kısa süre içerisinde ödenebilir borç (senetleri, çekleri, vb içeren.)

FLOATING DOCK : English Turkish

yüzer gemi havuzu, içine gemi alması ve daha sonra onu havaya kaldırıp sudan çıkarması için su içinde alçalıp yükseltilebilen yüzer yapı, yüzer kuru havuz