Multilingual Turkish Dictionary

English

English
HISTORICIZE : English Turkish

v. (Amerikan İngilizcesi) tarihî yapmak, tarihîleştirmek, tarihselleştirmek; sırayla kaydetmek, tarihsel olayları yazmak; tarihsel malzemeler kullanmak (historicise olarak da yazılır)

HISTORIED : English Turkish

adj. tarihi, tarihe geçmiş

HISTORIOGRAPHER : English Turkish

n. tarihçi, tarih yazarı

HISTORIOGRAPHY : English Turkish

n. tarih yazma

HISTORY : English Turkish

n. tarih, geçmiş, gelişim aşmaları, kayıtlar, hikâye

HISTORY BOOK : English Turkish

n. tarih kitapları

HISTORY BOOKS : English Turkish

tarih kitapları, tarihsel kitaplar, geçmiş olayların yazılı olduğu kitaplar

HISTORY OF CINEMA : English Turkish

sinema tarihi, film yapımcılığının tarihi, sinema endüstrisinin tarihi

HISTORY OF THE JEWISH PEOPLE : English Turkish

Musevilerin tarihi, Musevi halkın tarihi, Yahudi tarihi, eski çağlardan modern zamanlara kadar İsrail ve halkının yaşadığı olayların tarihi

HISTORY OF ZIONISM : English Turkish

Siyonizmin tarihi, Siyonizmin gelişimi, Musevilere Filistin'de yerleşim sağlama amaçlı hareketin tarihi

HISTORY REPEATS ITSELF : English Turkish

tarih kendini tekrarlar, tarih tekerrürden ibarettir, olaylar veya davranışlar tekrar ve tekrar yinelenir

HISTORY TEACHER : English Turkish

tarih öğretmeni, geçmiş olayları öğreten kimse, tarih konusunu öğreten kimse

HISTRIONIC : English Turkish

adj. oyunculuğa ait, tiyatroya ait, aşırı duygusal

HISTRIONICALLY : English Turkish

adv. teatral bir şekilde, dramatik bir şekilde, oyunculuk ile ilgili bir şekilde, aşırı duygusal bir şekilde

HISTRIONICS : English Turkish

n. aktörlük, oyunculuk, tiyatro sanatı, yapmacık tavır, sahte davranış, duygu sömürüsü

HIT : English Turkish

n. vuruş, vurma, darbe, isabet, şans, başarı, çıkış, taş, laf çaktırma, kiralık katilin hedefi

HIT : English Turkish

v. vurmak, çarpmak, isabet ettirmek, rastgelmek, sarsmak, üzmek, yaralamak, bulmak, ulaşmak, varmak, olmak, isabet etmek, yumruk atmak

HIT A NAIL : English Turkish

çivi çakmak, çiviyi zorla sokmak

HIT A TARGET : English Turkish

teşebbüs edileni başarmak, amaca ulaşmak, hedefe ulaşmak; hedefi vurmak, hedef merkezini vurmak, hedef alınan şeyi vurmak

HIT AND MISS : English Turkish

asgele, gelişigüzel, şansa

HIT AND RUN : English Turkish

vurup kaçan, çarpıp kaçan

HIT AND RUN ACCIDENT : English Turkish

şoförün kaçtığı kaza

HIT AND RUN DRIVER : English Turkish

kaza yapıp kaçan sürücü, vurup kaçan şoför

HIT AND RUN TACTICS : English Turkish

vur-kaç taktikleri, savaş sırasında küçük bir asker grubunun aniden saldırıya geçtiği ve geri çekildiği yöntem

HIT AT : English Turkish

saldırmak, sataşmak, sözle saldırmak