Multilingual Turkish Dictionary

English

English
HOOVER : English Turkish

v. elektrik süpürgesi ile temizlemek

HOOVERVILLE : English Turkish

n. Hooverville, ABD'de 1930 yılları Büyük Depresyon sırasında fakir ve evsizler için yapılan geçici iskan gecekondu bölgesi; geçici iskan bölgesi

HOP : English Turkish

n. sıçrama, zıplama, sekme, atlama, oynama, dans, uçuş, şerbetçiotu, bira katkı maddesi, bira, uyuşturucu

HOP : English Turkish

v. sekmek, sıçramak, atlamak, zıplamak, hoplamak, oynamak, dans etmek, zıplatmak, hizmet vermek, şerbetçiotu yetiştirmek, şerbetçiotu toplamak

HOP BIND : English Turkish

n. şerbetçiotu sapı

HOP BINE : English Turkish

n. şerbetçiotu sapı

HOP FIELD : English Turkish

n. şarbetçiotu tarlası, şarbetçiotu yetiştirmek için kullanılan alan

HOP GARDEN : English Turkish

şarbetçiotu bahçesi, şarbetçiotu tarlası, şarbetçiotu yetiştirmek için kullanılan alan

HOP IT : English Turkish

yaylanmak, gitmek

HOP O' MY THUMB : English Turkish

cüce

HOP OFF : English Turkish

gitmek, yaylanmak

HOP ON : English Turkish

v. atlamak, binmek

HOP STEP AND JUMP : English Turkish

kısa mesafe

HOP THE PERCH : English Turkish

ölmek, vefat etmek (Argo)

HOP THE TWIG : English Turkish

ölmek

HOP TO IT : English Turkish

v. koyulmak, işe sarılmak

HOP UP : English Turkish

uyarıcı vermek, kuvvetlendirmek, kamçılamak

HOP VINE : English Turkish

n. şerbetçiotu sapı

HOPAK : English Turkish

n. gopak, Ukrayna halk dansı

HOPBIND : English Turkish

n. şerbetçiotu sapı, şerbetçiotunun bükülen sapı

HOPBINE : English Turkish

n. şarbetçiotu bitkisinin büklüm şeklinde tırmanan sapı

HOPE : English Turkish

n. ümit, umut, beklenti

HOPE : English Turkish

v. ummak, ümit etmek, beklemek, istemek, arzu etmek

HOPE AGAINST HOPE : English Turkish

her şeye rağmen umutlu olmak, her şeye rağmen ümit beslemek, umudunu kesmemek

HOPE CHEST : English Turkish

çeyiz sandığı