Multilingual Turkish Dictionary

English

English
IMPLAUSIBLY : English Turkish

adv. inandırıcılığı olmayan bir şekilde, kredibilitesi olmayan bir şekilde, inanılırlığı olmayan bir şekilde, gerçek görünmeyen bir şekilde

IMPLEAD : English Turkish

v. dava açmak, aleyhinde dava açmak (Hukuk); suçlamak, itham etmek

IMPLEADER : English Turkish

n. davacı, dava açan kimse; suçlayan kimse, itham eden kimse

IMPLEMENT : English Turkish

n. alet, araç, donanım, yerine getirme, yapma

IMPLEMENT : English Turkish

v. yerine getirmek, uygulamak, yapmak, sağlamak, tamamlamak

IMPLEMENT A PLEDGE : English Turkish

ir sözü yerine getirmek, bir andı uygulamak, bir vaadi uygulamak

IMPLEMENT THE PLATFORM : English Turkish

ilkeleri uygulamaya koymak

IMPLEMENTABLE : English Turkish

adj. çalıştırılabilir, uygulanabilir, uygulamaya konabilir, yürütülebilir, ifa edilebilir

IMPLEMENTAL : English Turkish

adj. uygulanması gereken, yerine getirilmesi gereken

IMPLEMENTARY : English Turkish

n. yerine getirilmesi gereken, uygulanması gereken

IMPLEMENTATION : English Turkish

n. yerine getirme, uygulama

IMPLEMENTED : English Turkish

adj. uygulanmış, ifa edilmiş, yerine getirilmiş; uygulamaya konulmuş, yürürlüğe konulmuş; araçlarla donatılmış, ekipmanla donatılmış

IMPLEMENTER : English Turkish

n. ifa eden, yerine getiren, uygulayan, yürürlüğe koyan

IMPLEMENTING : English Turkish

n. ifa etme, yerine getirme, uygulama; yürürlüğe koyma; araçlarla donatma, ekipmanla donatma

IMPLEMENTING A PROGRAM : English Turkish

ir program uygulama, bir plan uygulama, bir proje uygulama

IMPLEMENTOR : English Turkish

n. ifa eden, yerine getiren, uygulayan, yürürlüğe koyan

IMPLEX : English Turkish

adj. karmaşık, karışık, kompleks, birbirine geçmiş, birbirine karışmış

IMPLICATE : English Turkish

v. içermek, sokmak, bulaştırmak, karıştırmak, içine almak, kapsamak

IMPLICATED : English Turkish

adj. suçlayıcı bir şekilde bulaşmış, suçlayan bir şekilde ilgisi olmuş; ima edilen, anlatılan, anlatılmak istene

IMPLICATED IN : English Turkish

ulaşmış, karışmış, dâhil olmuş, içine girmiş, parçası olmuş

IMPLICATION : English Turkish

n. bulaştırma, içine sokma, dolaşma, içerme, ima etme, dolaylı anlatma

IMPLICATIONAL : English Turkish

adj. çıkarımsal, özellikle belirtmeden ima etmekle ilgili, işaret etme ile ilgili; ima edilen anlam ile ilgili, örtülü anlam ile ilgili; karışma ile ilgili, dâhil olma ile ilgili, müdahillik ile ilgili

IMPLICATURE : English Turkish

n. sezdiri, sezdirim, ima, bir konuşmacının açıkça söylenenin ötesinde bir anlam ifade eden cümlesi (örneğin: bir elbisenin çok güzel olduğunu söyleme ama tasarımını çok beğenmediğini ima etme)

IMPLICIT : English Turkish

adj. ima edilen, üstü kapalı, itirazsız, tam, kesin

IMPLICITLY : English Turkish

adv. üstü kapalı olarak, dolaylı olarak, tam olarak, kesin olarak