English
INDEMONSTRABLE : English Turkish
adj. kanıtlanamaz, ispat edilemez; gösterilemez
INDENIZATION : English Turkish
n. yabancı uyrukluğa kabul etme, vatandaşlığa kabul etme; (Tıp) nakledildikleri yerde metastaz (enfeksiyonun yayılması yoluyla) anormal hücre gelişimi veya büyümesi
INDENT : English Turkish
n. diş diş yapma, çentik, çukur, satırbaşı, paragrafbaşı yapma, sipariş, resmi talep
INDENT : English Turkish
v. kenarını işlemek, dişli yapmak, çentmek, kertmek, çökertmek, satırbaşı yapmak, çift nüsha olarak hazırlamak, sipariş vermek, resmen istemek
INDENTATION : English Turkish
n. diş diş olma, diş yapma, girinti, koy, körfez, çentik yapma, çentik, satırbaşı yapma, paragrafbaşı
INDENTED : English Turkish
adj. dişli, dişlenmiş, kalıp ile basılmış, senetli, sözleşmeli
INDENTER : English Turkish
n. çentik veya çentikler açan; bir yüzey üzerinde çöküntü veya iz açan; paragraf başı yapan, bir satır boşluğu ile bir yazı arasında boşluk bırakan kimse
INDENTION : English Turkish
n. diş diş olma, diş açma, satırbaşı yapma, paragrafbaşı
INDENTOR : English Turkish
n. çentik veya çentikler açan; bir yüzey üzerinde çöküntü veya iz açan; paragraf başı yapan, bir satır boşluğu ile bir yazı arasında boşluk bırakan kimse
INDENTURE : English Turkish
n. sözleşme kâğıdı, sözleşme, senet, kontrat, diş diş olma, diş açma
INDENTURED : English Turkish
adj. sözleşmeyle bağlanmış, hizmet etmesi üzere anlaşılmış
INDEPENDENCE : English Turkish
n. bağımsızlık, hürriyet, özgürlük, istiklâl, serbestlik, kimseye muhtaç olmayacak kadar gelir
INDEPENDENCE DAY : English Turkish
ağımsızlık günü [amer.]
INDEPENDENCY : English Turkish
n. bağımsız devlet, özgür devlet, bağımsızlık
INDEPENDENT : English Turkish
adj. bağımsız, özgür, hür, serbest, kendi geçimini sağlayan, maddi yönden bağımsız
INDEPENDENT EDUCATION : English Turkish
Bağımsız Eğitim, özel eğitim sistemi, evde eğitim sistemi
INDEPENDENT EXISTENCE : English Turkish
ağımsız var oluş, otonom mevcudiyet
INDEPENDENT FIRE : English Turkish
n. serbest atış
INDEPENDENT GENTLEMAN : English Turkish
n. kendi geçimini sağlayan kimse, maddi yönden bağımsız kimse
INDEPENDENT LIBERAL PARTY : English Turkish
Bağımsız Liberal Partisi, İsrail'in siyasi partilerinden biri
INDEPENDENT OF : English Turkish
-dan bağımsız,
sız,
sı olmadan,
ya bağlı olmadan; otonom bir şekilde, özerk bir şekilde, serbestçe, kendi kendine yeten bir şekilde
INDEPENDENT STATE OF SAMOA : English Turkish
n. Bağımsız Samoa Devleti, Samoa, güney Pasifik Okyanusu'nda adalar grubu
INDEPENDENT VARIABLE : English Turkish
ağımsız değişken, önceden tanımlanmış olan ve bağımlı değişkenlerin değerini belirleyen değişken veya faktör
INDEPENDENT VOTER : English Turkish
ağımsız seçmen, herhangi bir partiye ait olmadan oy kullanan kimse
INDEPENDENTLY : English Turkish
adv. bağımsız bir şekilde, özgür bir şekilde, serbestçe, başka bir kimseye veya şeye bağlı olmadan
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani