English
INTRAOCULAR PRESSURE : English Turkish
intraoküler basınç, göz çukuru sıvısının neden olduğu göz içi basıncı
INTRAOPERATIVE : English Turkish
adj. intraoperatif, ameliyat sırasında kullanılan, ameliyat sırasında meydana gelen (Tıp)
INTRAOPERATIVELY : English Turkish
adv. intraoperatif olarak, ameliyat sırasında gerçekleşerek, ameliyat esnasında (Tıp)
INTRAORAL : English Turkish
adj. intraoral, ağız içinde bulunan
INTRAORBITAL : English Turkish
adj. intraorbital, göz çükürü içinde bulunan veya göz çukuru içinde gerçekleşen
INTRAPARIETAL : English Turkish
adj. intraparyetal, kapanmış, gizli, duvarlar içinde bulunan; organ duvarları içinde bulunan (Anatomi); beynin parteyal bölgesinde bulunan (Anatomi)
INTRAPARTUM : English Turkish
adj. intrapartum, doğum sırasında meydana gelen (Tıp)
INTRAPELVIC : English Turkish
adj. pelvis içi, pelvis içinde bulunan (Anatomi)
INTRAPERITONEAL : English Turkish
adj. intraperitoneal, periton içinde olan; iç karın zarına uygulanan (Tıp)
INTRAPRENEURSHIP : English Turkish
n. girişimcilik, var olan bir şirket veya örgüt içerisinde yeniliği ve girişimciliği teşvik etme
INTRAPSYCHIC : English Turkish
adj. intrapsişik, ruh içinde meydana gelen, zihin içinde var olan
INTRAPSYCHICAL : English Turkish
adj. intrapsişik, ruh içinde meydana gelen, zihin içinde var olan
INTRAPULMONARY : English Turkish
adj. intrapulmoner, akciğer içinde bulunan, akciğer içinde meydana gelen (Anatomi)
INTRASPINAL : English Turkish
adj. intraspinal, omurga veya omurilik içinde bulunan (Anatomi)
INTRASTATE : English Turkish
adj. eyalet içinde
INTRAUTERINE : English Turkish
adj. intrauterin, rahim içinde bulunan, rahim içinde meydana gelen
INTRAUTERINE DEVICE : English Turkish
ahim içi araç, gebe kalmayı önlemek için rahim içine yerleştirilen araç, IUD
INTRAVASATION : English Turkish
n. intravazasyon, kan damarı içine yabancı cisim girmesi (Tıp)
INTRAVASCULAR : English Turkish
adj. intravasküler, kan damarları içinde bulunan, kan damarları içinde meydana gelen (Tıp)
INTRAVASCULARLY : English Turkish
adv. intravasküler bir şekilde, kan damarları içinde (Tıp)
INTRAVENOUS : English Turkish
adj. damar içi
INTRAVENOUS MEDICATION : English Turkish
damar içi ilaç, damara enjekte edilen ilaç
INTRAVENOUSLY : English Turkish
adv. intravenöz, damardan, damar içinden, damar içine
INTRAVENTRICULAR : English Turkish
adj. karıncık içinde bulunan, beyin veya kalp boşluğu içinde bulunan
INTRAVITAL : English Turkish
adj. yaşam sırasında olan, canlı olan bir şey üzerinde uygulanan, canlı olan bir şey içinde gerçekleşen (Biyoloji)
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani