Multilingual Turkish Dictionary

English

English
ISSUED A LICENSE : English Turkish

lisans verdi

ISSUED A PERMIT : English Turkish

izin verdi, ruhsat verdi

ISSUED AN ORDER : English Turkish

emir verdi, komuta etti, mahkeme emri verdi

ISSUED CAPITAL : English Turkish

ihraç edilmiş sermaye, bir şirketin yatırım amacıyla ayırmış olduğu para miktarı

ISSUED SHARE CAPITAL : English Turkish

ihraç edilmiş hisselere bölünmüş sermaye, bir şirketin yatırım amacıyla ayırmış olduğu hisse senetlerinin toplam nominal değeri total

ISSUED SHARES : English Turkish

ihraç edilmiş hisse senetleri, çıkarılmış hisse senetleri

ISSUELESS : English Turkish

adj. çocuksuz

ISSUER : English Turkish

n. hisse senedi çıkaran şirket

ISSUES : English Turkish

n. sorunlar, bir örgüt veya şirket içindeki sorunlar

ISTANBUL : English Turkish

n. İstanbul

ISTHMECTOMY : English Turkish

n. istmektomi, bir konstriksiyonun ameliyatla çıkarılması (Tıp)

ISTHMIAN : English Turkish

adj. kıstağa ait

ISTHMUS : English Turkish

n. kıstak, berzah, yarımadayı karaya bağlayan dar kara parçası

ISTHMUS OF SUEZ : English Turkish

Süveyş Kanalı, Afrika ve Asya kıtalarını birleştiren dar toprak şeridi

IT : English Turkish

İtalyan

IT : English Turkish

pron. şahsiyet, çekicilik, cazibe, ilişki, ebe, önemli kimse, o, onu, ona

IT : English Turkish

n. cinsel ilişki

IT AGREES WITH : English Turkish

-e uygun, denk düşüyor,
için yararlı (birinin sağlığı, vs. için)

IT ALL DEPENDS : English Turkish

elki, her şey
bağlı, her şey duruma bağlı

IT APPEARS : English Turkish

anlaşılan, görünen o ki, anlaşılan o ki

IT BAFFLES DESCRIPTION : English Turkish

kelimeler yetersiz kalır, kelimelerle anlatılmaz

IT BEAT HIM : English Turkish

onun üstesinden gelemedi, anlaşılması çok zordu

IT BEATS EVERYTHING EVER HEARD OF : English Turkish

şimdiye kadar duyular her şeyden daha üstün, o daha öncekilerden en iyisi, ondan daha iyi şey yok

IT BEATS ME : English Turkish

onun üstesinden gelemiyorum, bilmiyorum, bir ipucu yok, o bilgim veya anlamamın ötesinde

IT BECAME CERTAIN : English Turkish

kesinleşti, şüphesiz hale geldi, hiç kuşkusuz bir şekilde anlaşıldı