Multilingual Turkish Dictionary

English

English
NEARSIGHTEDLY : English Turkish

adv. uzağı iyi göremeyerek, miyop bir şekilde; miyopluktan dolayı; uzak nesneleri iyi göremeyerek (Oftalmoloji)

NEARSIGHTEDNESS : English Turkish

n. miyopluk

NEAT : English Turkish

adj. temiz, temiz giyimli, muntazam, zarif, düzenli, sek, susuz, zeki, becerikli

NEAT : English Turkish

n. sığır

NEAT AND TIDY : English Turkish

derli toplu, düzenli

NEAT AS A NEW PIN : English Turkish

pırıl pırıl, parlak ve cilalı, yeni gibi

NEAT AS A PIN : English Turkish

adj. son derece zarif

NEAT'S FOOT : English Turkish

n. paça, sığır ayağı

NEATEN : English Turkish

v. düzeltmek, düzenlemek, ayarlamak, toplamak, derli toplu yapmak

NEATH : English Turkish

prep. altında

NEATIFY : English Turkish

v. derleyip toplamak, düzene sokmak, bir şeyi derli toplu yapmak (Örn.: "Sekreterime çalışma masasının son derece dağınık olduğunu ve derleyip toplaması gerektiğini söyledim")

NEATLY : English Turkish

adv. temiz, tertemiz, temizce

NEATLY ARRANGED : English Turkish

düzgün bir şekilde düzenlenmiş, dikkatlice düzene sokulmuş, düzenli

NEATLY COMBED : English Turkish

düzgün bir şekilde taranmış, bakımlı, düzenli bir şekilde fırçalanmış, güzelce taranmış

NEATNESS : English Turkish

n. temizlik, zariflik

NEB : English Turkish

n. Nebraska eyaleti, Ortabatı ABD'de bir eyalet

NEB : English Turkish

n. gaga; uç, tepe; burun (özellikle hayvanın)

NEBBISH : English Turkish

n. zavallı

NEBBISH : English Turkish

adj. zavallı

NEBR. : English Turkish

n. Nebraska, Ortabatı ABD'de bir eyalet

NEBRASKA : English Turkish

n. Nebraska eyaleti, Ortabatı ABD'de bir eyalet

NEBRASKAN : English Turkish

n. Nebraska (ABD) muhkimi

NEBUCHADNEZZAR : English Turkish

n. MÖ. 6'ncı yüzyıl Babil kralı (Kudüs'ü fetheden ve Musevileri Babil'e sürgün eden)

NEBULA : English Turkish

n. nebula, bulutsu uzak yıldız topluluğu

NEBULAR : English Turkish

adj. nebulaya ait